31 Ocak 2013 Perşembe

Göğüs Ağrısı Uzun Sürerse Sebep Kalp Krizi Olabilir


Göğüs Ağrısı Uzun Sürerse Sebep Kalp Krizi Olabilir


gogus-agrisi-uzun-surerse-sebep-kalp-krizi-olabilir


Özel BSK Eskişehir Anadolu Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Hakan Göçer, kalp krizinin en tipik belirtisinin göğüs ağrısı olduğunu belirterek, bu tür rahatsızlığı uzun süre yaşayanların mutlaka bir hekime görünmesi gerektiğini söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Göçer, yaptığı açıklamada kalp krizine hızlı müdahalenin önemini anlattı. Özellikle ilk 6-12 saat içinde yapılan koroner anjiyografi ve bunun sonucuna göre tıkanan damarın balon veya stentle açılmasının hastanın yaşamını kurtardığını ifade eden Göçer, “Bu nedenle hastanın acil olarak başvurduğu hastanenin mutlaka acil anjiyo yapabilecek, balon ya da stent uygulayabilecek bir merkez olmalıdır.” dedi.
Krizlerin çoğunun kalp kasına kan ve oksijen taşıyan atardamarlarda pıhtı oluşumu sebebiyle meydana geldiğini bildirdi. Kalp krizinin en tipik belirtisinin göğüs ağrısı olduğuna işaret eden Dr. Göçer, "Kriz geçiren hastalar baskı tarzında, beraberinde terlemenin de olduğu, bazen kusmanın eklendiği, çok şiddetli, sanki göğüs kafesi bir mengeneyle sıkıştırılıyormuş gibi bir ağrıyı tarif ediyor. Yürürken ya da son birkaç haftadır kısa süreli dinlenme esnasında ağrısı olanlar, şikayet şeklini zaten tanıyor. Bu kişiler, ağrının çok daha şiddetlendiğini fark edebiliyor." dedi. Kalp krizi geçirdiğinin farkında olmayan kişiler de bulunduğunu dile getiren Dr. Göçer, şunları söyledi: "Asıl önemli olan, krizin farkında olmayan daha genç kesim ya da yürürken veya istirahat anında hiç kısa süreli ağrı yaşamamış hastalar. Bunlar kalp krizini bilmiyor, o yüzden de bazen kas ağrısı olarak yorumluyorlar. Bu da hastaneye başvurma süresini uzatıyor. Ayrıca sırt, sol kol ve bazen de mide ağrısının altında kalp krizi riski bulunabileceğini, şeker hastalarında ve yaşlılarda hiç ağrı yakınması olmadan sadece ani başlayan nefes darlığı görülebileceğini unutmamak gerekiyor." şeklinde konuştu.
Kalp kasına kan akışının durmasından sonra 20 dakika içinde hücrelerin ölmeye başladığını anlatan Göçer, "Hücre ölümü, 6 -12 saat içinde yavaş yavaş tamamlanır. Bu sürede damarlara yapılacak bir girişim, kalbe kan gönderilmesini sağlar. Böylelikle hücre ölümü durdurulabilir." dedi. Göçer, kalp krizi anında şunların yapılmasını tavsiye etti: "Başlangıcı en riskli dönem olup ölümlerin yaklaşık yarısı hastaneye ulaşmadan görülmektedir. Kalp krizi geçirdiği düşünülen birinin, en kısa zamanda rahat hava alabileceği bir pozisyonda hastaneye yetiştirilmesi gerekir. Kriz esnasında gereken müdahaleler, ancak deneyimli sağlıklı personeli tarafından yapılmalıdır."  


Göğüs Ağrısı Uzun Sürerse Sebep Kalp Krizi Olabilir 


alıntı 


Sağlıklı Yaşam


göğüs ağrısı kadınlarda , göğüs ağrısı nedenleri , göğüs ağrısı sağ , gögüs agrısı sebepleri , göğüs ağrısı sol , göğüs kafesi ağrısı , kalp krizi belirtileri , kalp krizi belirtileri ne kadar surer , kalp krizi geçiren kişiye ne yapmalı , kalp krizi ilk yardım , kalp krizi neden olur , kalp krizi öncesi belirtiler


Tadına Bakmadan Tuz Dökmeyin


Tadına Bakmadan Tuz Dökmeyin


tadina-bakmadan-tuz-dokmeyin


Hipertansiyonun yüzde 90-95 oranında altında yatan bir neden olmadığını belirten Güneş, "Bu, 'üşüttüm antibiyotik aldım geçti' denebilecek bir durum değildir. Hafif durumlarda tuzdan fakir diyet, fiziksel egzersiz ile kontrol alınabilir, ilaç tedavisi başlandığında da ömür boyu tedavi gerekir. Tuzlu yemek, ilacı düzenli kullanmama, fiziksel veya ruhsal stres durumları, çeşitli tansiyonu etkileyebilecek ilaçların kullanımı vs. ile kontrol altında olan tansiyonda ani yükselmeler olabilir. Özellikle gençlerde ve dirençli hipertansiyonu olanlarda ise ikincil hipertansiyon düşünülmeli ve altta yatabilecek tedavi edilebilir hipertansiyon nedenleri dışlanmalıdır. İkincil hipertansiyon nedenleri arasında en sık böbrek hastalıkları ve böbrek damarı darlığı olmak üzere tiroid veya paratiroid hastalıklar gibi endokrinolojik hastalıklar, uyku apnesi gibi durumlar yer alır. Ayrıca, bazı zayıflama ilaçları, bazı doğum kontrol hapları, uyuşturucular, aşırı alkol alımı ve aşırı obezite diğer ikincil hipertansiyon nedenleri arasında yer alabileceği gibi hipertansif bir hastada ani tansiyon yükselmelerinin veya tedaviye yanıt vermeyen dirençli hipertansiyonun nedeni de olabilirler. Hipertansiyon tedavisinde ilaç tedavisinin yanı sıra kişinin kendisinin alacağı önlemlerin de önemli bir yeri vardır. Bu önlemler birçok defa ilaç tedavisi gerekliliğini ortadan kaldırabilir veya kullanılan ilaç dozunu azaltmaya yardımcı olabilir. Bu önlemlerin başında, sigarayı bırakma, zayıflama, tuz kısıtlaması, besinlerle yeterli potasyum, kalsiyum ve magnezyum alınması (yeşil sebze, meyve tüketiminin arttırılması), doymuş yağlardan kaçınılması, alkol kısıtlaması, fizik aktivitenin artırılması ve streslerin azaltılması gelir" dedi.

Güneş, ilaç niyetine hafif tempolu yürüyüşü tavsiye ederek, "Hipertansiyon ve kalp hastalıklarının gelişimi için zemin oluşturan obezite (beden kitle indeksi (BMİ) > 30) sıklığı giderek artan bir risk faktörüdür. Toplumumuzda ortalama BMİ 2003'te 25 iken 2008'de 28'e çıkmıştır. Atalarımız can boğazdan gelir demişler. Ama günümüz koşullarında can boğazdan gider diyeceğiz gibi geliyor. Yine atalar işleyen demir ışıldar derler. Kalp ve hipertansiyon açısından da bu çok yerinde bir sözdür. Düzenli egzersiz, kan basıncının, kan şekerinin kontrolünü, iyi kolesterolün yükselmesini; ayrıca kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlar. Bu nedenle ilaç niyetine mümkünse her gün; hiç değilse haftanın çoğu günü 30-60 dakika hafif tempolu yürümeyi sağlıklı yaşam için tavsiye diyoruz" diye konuştu.

Güneş, şunları kaydetti: "Diyetine ve yürüyüşüne dikkat eden evre bir hipertansiyonu (sistolik kan basıncı 140-160/90-100 mmHg) olan birçok bireyde kan basıncı yaşam tarzı ile kontrol altına alınabilir. Birkaç aylık bir takip sonrası kontrol altına alınamayan yüksek kan basıncı olması durumunda ilaç tedavisine başlanır. Ancak günümüz koşullarında birçok bireyin bu önerilere uyması ne yazık ki söz konusu olmadığı için hekimler doğrudan ilaç tedavisine başlayabilmektedir. Eşlik eden hastalıkların varlığına göre ise yaşam tarzı önerileriyle beraber derhal gerekli ilaçlar reçete edilir. Yakın dönemde tamamlanmış olan bir çalışmanın verileri ülkemiz için oldukça çarpıcıdır; toplumumuzda ortalama tuz tüketimi 18 gram olup önerilen 6 gram sınır değerinin çok çok üstündedir. Ayrıca erişkinlerimizin üçte biri hipertansiftir. Hipertansif olanların üçte biri durumun farkında değil, hipertansif olup tedavi alanlarda ise hedef kan basıncı değerleri ancak üçte bir oranındadır. Yemeğin tadına bakmadan tuz dökmeye devam edersek geleceğimiz pek iç açıcı olmayacak gibi. Tuz dışında tuz oranı yüksek hazır gıdalardan, zeytin, turşu gibi tuzlu yiyeceklerden de uzak durulması gerekir. Hipertansif bir hastada, tedavinin başlıca hedefi total kalp-damar hastalıkları riskinde maksimum azalma sağlamalıdır. Bununla beraber hipertansiyonlu hastalarda, tedavi ile ulaşılan kan basıncı düzeyi kalp-damar riskinin en önemli tayin edici faktörüdür. Tansiyonun kontrol altına alınması bütün yaş gruplarında fayda sağlar. Bu nedenle yaşlılarda da 140/90 mmHg altı değerler hedeflenmelidir. Yani 'Benim tansiyonum yüksek ama benim için normal.' diye düşünmek doğru değildir. Genel olarak ilaç tedavisine tedaviye düşük dozlarda başlanmalı, hastanın toleransına göre ilaç dozu yeterli kan basıncı sağlanıncaya kadar artırılmalıdır. Yan etkileri azaltmak ve düşürücü etkiyi artırmak için uygun ilaç kombinasyonları kullanılmalıdır. Bu konuda sabit düşük doz ilaç kombinasyonlarından yararlanılabilir. Eşlik eden durumların varlığına göre hekim gerekli tedaviyi düzenleyecektir. Ancak tedavi alıyor olmak diyet ve fizik egzersize gereksinimi ortadan kaldırmaz. Zaten ilaç kullanıyorum düşüncesiyle tuzlu yemeye devam etmek tansiyonun kontrol altına alınamamasına veya dalgalanmalara yol açar."  


Tadına Bakmadan Tuz Dökmeyin 


alıntı 


Sağlıklı Yaşam


çok tuz yemenin zararları , çok tuzlu yemenin zararları , fazla tuz kullanımınınn zararı , fazla tuz kullanımınınn zararları , tuz gölü nerede , tuz kokarsa çaresi ne , tuz lambası , tuz nasıl üretilir , tuz nedir , tuz ruhu , tuz tüketimi ve zararları , tuz ubezpieczenia opinie , tuzlu yemenin zararları , zararlari zararları


Bebeklerde Gözlerde Çapaklanma


Bebeklerde Gözlerde Çapaklanma


bebeklerde-gozlerde-capaklanma-


Özel Medline Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Can Özyıldız, bebeklerde görülebilecek sivilce, asimetrik kafa yapısı ve gözlerde çapaklanmanın doğal olduğunu, ailelerin endişelenmemesi gerektiğini söyledi.

ASİMETRİK KAFA YAPISI
Doğum sonrası, özellikle 1-2 aylık döneme kadar bebeklerin kemik yapısının çok yumuşak olduğunu belirten Özel Medline Antalya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Can Özyıldız, bebeğin sürekli tek yöne yatırılması durumunda bebekte asimetrik kafa yapısı oluşabilir ya da sürekli sırtüstü yatan bebeklerde başın arka kısmının düzleşebildiğini söyledi. Dr.Özyıldız, bebeğin kafa yapısını düzeltmek için bebek 15 günlükken başlanan D vitaminin düzenli verilmesi, yatış pozisyonunun sürekli değiştirilmesi ve egzersiz ile masaj tedavisi uygulanması gerektiğini anlattı.

BEBEKLERDE YÜZDE SİVİLCE
Gebeliğin son haftasında anneden bebeğe geçen hormonlar nedeni ile bebeğin doğumundan 1-2 hafta sonra yüzünde sivilce görülebildiğini anlatan Dr. Özyıldız, şunları söyledi: "Hassas cilt yapısına sahip bebeklerin ailelerinde alerjik bir yapı varsa, bebeğin cildi daha da hassas olur. Bu nedenle bebek için seçilen şampuan, sabun ve giysi yıkanmasında kullanılan deterjanların anti alerjik etkiye sahip olması gerekir. Bebeğin yüzünü silmek için kullanılan ıslak mendil cildini tahriş edebilir. Bebekleri sert bir şekilde ve sık sık öpmek ve sakalların bebeğin yüzüyle teması da bu sivilcelerin oluşumuna neden olabilir. Bebeğinizin yüzünde sivilce varsa, sivilceleri sıkmayın ve doktorunuzun önereceği doğal içerikli krem kullanın."

GÖZ KURULUĞU VE ÇAPAKLANMA
Bebeğin yaşamının ilk haftasında gözlerinin çapaklanmasının doğal olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Can Özyıldız, sözlerini şöyle sürdürdü: "Göz çapaklanması neden olur dersek, doğum sırasında daima göze yabancı bir madde örneğin 'amnion' sıvısı gözlerin çapaklanmasını hazırlayabilir. Çapaklanmayı önlemek için her iki gözü, kaynatılıp ılıtılmış suyla, her biri için ayrı pamuk kullanarak temizleyiniz. Silmeyi, gözün dış köşesinden başlayıp aşağıya doğru yapın. Bebeğinizi, hasta gözü yukarıda kalacak biçimde yan yatırın öylece uyutun. Aksi halde, öbür gözü de yatak çarşaflarının sürtünmesiyle mikrop kapabilir."  


Bebeklerde Gözlerde Çapaklanma 


alıntı 


Çocuk Sağlığı


çapak ilacı , çapak neden oluşur , çapak nedir , göz çapağı , göz çapaklanması , gözde çapak , gözdeki çapak , gözlerde çapak , plastik çapak , zargan


Göz Kanlanması İhmale Gelmez


Göz Kanlanması İhmale Gelmez


goz-kanlanmasi-ihmale-gelmez


Dünyagöz Ataköy Hastanesi’nden Dr. Şennur Kalender, “ Göz kanlanması, üveit, enfeksiyon, ramotolojik hastalıklar ve troid gibi hastalıkların belirtisi olabilir” dedi.

Göz kanlanması, gözün beyaz olan kısmının ön yüzeyini örten zar tabaka olarak bilinen konjoktiva yüzeyindeki damarların genişlemesi sonucu oluşur. Çok ender olarak da bu damarlarda olan çatlamalar kanlanmaya neden olur. Kanlanma tek bir gözde, sıklıkla da her iki gözde görülür.


Bazı zamanlar göz yorgunluğu, klimalı, aşırı sıcak veya soğuk ortamlar ya da bilgisayar başında uzun süre çalışmak gibi nedenlerin tetiklediği göz kanlanması, üveit, göz tansiyonu, troid ve ramotolojik gibi ciddi hastalıkların da habercisi olabilir. Dünyagöz Ataköy Hastanesi’nden Dr. Şennur Kalender, göz kanlanmasının ciddiye alınması gerektiğini söyledi.


NEDENİ ARAŞTIRILMALI


Özellikle tek gözde yaşanan kanlanmanın riskli olduğunu ifade eden Dr. Kalender, şu bilgileri verdi: “ Kanlanma genelde konjoktiva tabakasını da içeren bir tahrişe veya iltihabi sürece bağlıdır. Göz kuruluğu, allerjik reaksiyonlar, mikrobik durumlar, yabancı cisimler, travma, ani çıkışlı göz tansiyonu, üveit olarak bilinen göz içi iltihabı, kirpik dibi iltihabı, güneşe ve ultraviyole ışıklara maruziyet, sistemik hastalıklar göz kanlanmasının nedenlerinden birkaçıdır. Romatolojik hastalıklar ve tiroid hastalıklarında da gözlerde kanlanmalar görülebilir. Gözde kan oturmaları ise belli bir bölgede yerleşimli olup genelde kol tansiyonun yüksekliğine, travmalara ve ıkınma gibi ani göğüs kafesi basıncı artışına bağlı olarak oluşur. Göz kanlanması ihmal edilmemeli, bir hekime başvurulup nedenleri araştırılmalı” dedi.


AĞRI VE SULANMA VARSA ACİL DURUM


Göz kanlanmalarının özellikle ağrı, sulanma ve görme kalitesinde azalmayla birlikte olduğu zaman acil durum teşkil ettiğini belirten Dr. Kalender sözlerini şöyle sürdürdü: "Tedavi altta yatan etkene göre yapılır. Yabancı cisim varlığında cismin çıkartılması, ani göz tansiyonu varlığında tansiyonun düşürülmesi ve tedavisi, üveitlerde gerekli tedavinin yapılması ve sistemik rahatsızlıkların araştırılması, ultraviyole yanıklarında gözün uygun ilaçlar eşliğinde belirli süre kapatılması gerekir. Göz kızarıklığına neden olan olay göze kimyasal bir sıvının veya gazın gelmesi ise ilk yapılacak olan iş saniyeler içerisinde gözün ve çevresinin bol suyla yıkanması sonrasında en yakın sağlık merkezine ulaşılması olacaktır. Kontakt lens kullanıcılarında olan kanlanma ve ağrılarda kontakt lens kullanımı kesilip en kısa zamanda göz muayenesi yapılmalıdır. Alerjik durumlarda güneş gözlüğü ve gölgelikli şapkaların kullanımı önerilir. Şiddetli alerjik reaksiyonları tedavisi kısa sürede başlanılmalıdır."  


Göz Kanlanması İhmale Gelmez 


alıntı 


Göz Sağlığı


göz kanlanması nasıl geçer , göz kanlanması neden olur , göz kanlanması nedenleri , göz kanlanması tedavisi , göz kanlanmasının nedenleri , göz seyirmesi , göz tansiyonu


Çocuklarda Karın Ağrısı


Çocuklarda Karın Ağrısı


cocugumun-karni-nicin-agriyor


Çocuğun ağlama ve sızlamasının karın ağrısından mı, yoksa ilgi beklemesinden de mi kaynaklandığının anlaşılması, ciddi ağrıların atlanmaması için hekime başvurulması önem taşıyor.

Ebola virüsü hortladı!

Acıbadem Fulya Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Demet Matben, karnı ağrıyan çocuk için evde alınabilecek önlemleri şöyle sıralıyor: “Karnı ağrıyan çocuğunuz gözlemleyin. Ağrıya eşlik eden bulgular olup olmadığına bakın. Çocuğunuzda apandisit ve barsak tıkanıklığı gibi hastalıkların bulunması olasılığına karşı, ağrı kesici ve sıcak uygulama gibi yöntemleri uygulamayın. Eğer ağrı devam ederse, ishal ve kusma gibi bulgular saptanmazsa doktora başvurun. Ağrının hafif ve gazdan olduğunu düşünüyorsanız, ılık kompresin yanısıra, çocuğunuzun karnına sağdan sola masaj yapmanız faydalı olacaktır.”

Anne ve babaların karın ağrıları konusunda sık sordukları soruları da yanıtlayan Dr. Demet Matben, şu bilgileri veriyor:

Çocuk henüz konuşamıyorken ağrısını nasıl ifade eder?
Çocuklar konuşamadıkları dönemde ağrılarını ifade etmek için belli başlı davranışlarda bulunuyor. Bunların arasında bacaklarını karına çekip ağlama, idrar yaparken ağlamak geliyor. Bunun dışında çocuğun karnında şişlik, kusma, gaz- dışkı çıkışı yoksa, ama sarılığı varsa, ağrı ara ara geliyorsa karın ağrısından şüphelenilir.

Ne zaman doktora başvurulmalıdır?
Ağrı 12-24 saate geçmiyorsa veya sık tekrarlıyorsa, göbek çevresi dışında başka bir bölgede (özellikle sağ alt karında) ise apandisit göz ardı edilmemelidir. Çocuğun genel durumu kötüyse, uzamış kusma varsa, bu kusma sarı yeşil safralı veya kanlıysa, kanlı ishal varsa, idrar yaparken ağrı varsa, sık idrara çıkma varsa, üç aydır haftada en az bir kez, gece uykudan uyandıracak kadar ağrı varsa doktora başvurulması gerekir.

Ağrıya karşı sıcak kompres yapmak etkili midir?
Anne-babaların karnının ağrıdığını söyleyen çocuklarına ilk uyguladıkları ağrı giderme yöntemi “sıcak kompres” oluyor. Ancak bu her zaman doğru bir uygulama değildir. Sadece bebeklik çağı gaz sancısı veya gaz ağrılarında rahatlatıcı olabilir. Ancak diğer durumlarda olası ciddi bir durumu maskeleyebildiği için sıcak kompres önerilmemektedir.

Karın ağrısıyla beraber ateş de varsa endişe edilmeli midir?
Çocuklarda ateşle beraber görülen karın ağrılarına daha çok enfeksiyon (gastroenterit, idrar yolu enfeksiyonu, apandisit vb) neden olabiliyor. Bu durumlarda gecikmeden doktora başvurulması doğru olur.

Karın ağrısı nasıl tedavi edilmelidir?
Çocuklarda karın ağrısının nedeninin saptanmasından sonra uygulanabilecek tıbbi tedavi yöntemlerini şöyle özetleyebiliriz:
-İshal, üriner enfeksiyon da nedene yönelik, ülser veya gastritte tanı konulduktan sonra tedavi edilir.
-Akut apandisit ve barsak tıkanıklığının tedavisi cerrahidir.
-Kabızlık beslenme, ilaçlar ve tuvalet davranışı düzenlemesi ile yola konulur.
-Hepatit, safra kesesi problemlerinde istirahat ve uygun tıbbi destek tedavisi verilir.

Anne ve babalar çocuğun karnı ağrıdığında nasıl davranmalıdır?
-Kendisini iyi hissettiği ve rahat ettiği bir pozisyonda yatırıp dinlendirmeye çalışın.
-Yemek yedirmeye çalışmayın azar azar sıvı vermeye çalışın.
-Doktora danışmadan ilaç vermeyin.
-Karın ağrısı ile beraber olan bulguları not edin.
-Fonksiyonel karın ağrılarında çocuğun rol yapmadığnı gerçekten bunu hissettiğini bilin ve onu suçlamayın.

'Berlin Kalbi'nin yararları

KARIN AĞRISI KABIZLIKTAN DA OLUR, APANDİSİTTEN DE 

Karın ağrısının birçok nedeni bulunduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Demet Matben, bu hastalıkları şöyle sıralıyor: "Akut Gastroenterit, parazit efestasyonu, apandisit, gıda zehirlenmesi, gaz sancısı, bağırsak tıkanıklığı, idrar yolu enfeksiyonu, ülser, gastroözefagial reflü, hepatit, jinekolojik nedenler, kronik karın ağrısı, fonksiyonel karın ağrısı ve kabızlık."

Akut Gastroenterit: En sık görülen ishal nedenlerinden biridir. Virüs veya bakterilerin neden olduğu mide barsak enfeksiyonudur. Beraberinde kusma, ishal, ateş görülür.

Parazit Efestasyonu:
Çocukluk çağında sıktır. Kıl kurdu ve Giardia en sık görülen parazitlerdir.

 Apandisit:
Ön ve göbek çevresinde başlayan ağrı, saatler içinde karın sağ alt tarafına yerleşir, hastanın iştahı kesilir, kusma başlar, yürüyemez, iki büklüm yatar.

Gıda zehirlenmesi: Tavuk, mayonez, sütlü tatlılar ve krema içeren tatlılar ile olabilir. Karın ağrısına şiddetli kusma ve ishal eşlik edebilir. Besini aldıktan 2 saat ile 2 gün arasında bulgular ortaya çıkar.

Gaz sancısı: Karında yer değiştiren, keskin ağrıdır, beraberinde kusma ve ishal yoktur. Bebeklerde 3 hafta ile 3 ay arası huzursuzluk ve ağlama ile seyreden infantil kolit bu dönemde en sık karın ağrısı nedenidir.

Barsak tıkanıklığı: Acil karın ağrısı durumudur. Şiddetli ağrı, sarı yeşil safralı kusma, karında şişkinlik, gaz ve dışkı çıkaramama ile beraberdir.

İdrar yolu enfeksiyonu: Karın alt bölümünde ağrı, ateş, sık veya ağrılı idrara çıkma ile beraber olabilir.

Ülser: Mide bölgesinde yanma, ağrı vardır. Yemek öncesi, sabah ve gece karın ağrısı daha fazladır.

Gastroözefagial reflü: Üst karın bölgesi ağrır, kusma eşlik edebilir.

Hepatit: Genelde virusler neden olur. Halsizlik, bulantı, kusma, karın ağrısı, sarılık eşlik edebilir.

Jinekolojik nedenler: Genç kızlarda adet sancısı veya yumurtlama ağrısı.

Kronik karın ağrısı: Crohn Hastalığı, Ülseratif Kolit, Ailevi Akdeniz Ateşi gibi hastalıklar uzun süren karın ağrıları yapabilir.

Fonksiyonel karın ağrısı: Beraberinde ishal, kusma, kabızlık, kilo kaybı yoktur. Göbek çevresinde hafif ağrı tarifler, tam nedeni yoktur. Endişeli olduğu veya ilgi görmek istediği durumlarda ortaya çıkar.

   


Çocuklarda Karın Ağrısı 


alıntı 


Çocuk Sağlığı


adette karın ağrısı , bebek karın ağrısı , bebeklerde karin agrisi , çocuk belirtileri , çocuk cerrahisi , çocuk tedavisi , çocuklarda karın ağrısı , hamilelerde karın ağrısı , hastalık belirtileri , karın ağrı nedeni , karın ağrısı , karın ağrısı nasıl geçer , karın ağrısı neden olur , karın ağrısı nedir , karın agrısına ne ıyı gelır , karın ağrısının nedeni , karın ağrısının tedavisi , karın estetiği , karın estetik , karın germe , kolik ağrısı karın ağrısı bebek


Çimen Suyunun Yararları


Çimen Suyunun Yararları


cimen-suyunun-yararlari


Çimen suyunun faydaları nelerdir?

- Bitkilerin kanıdır. Ayrıca yeşil rengini veren maddedir. Moleküler yapı olarak insan kanına çok benzer.
- A, B, C,E vitaminleri içerir; B17 kanser hücrelerini öldürüyor.
- Topraktan bitkiye geçebilen 102 elementten 92’sine sahiptir.
- Kalsiyum, demir, fosfor, magnezyum kaynağıdır.
- Gaz şişkinlik gibi sorunlarda rahatlatır.
- Enerji verir, daha az uykuya ihtiyaç duyarsınız.
- Sindirime yardımcı olur.
- Bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Kandan ve hücrelerden toksinleri temizler. Alkalize eder, kanın pH’ını dengeler.
- Kanın oksijen taşıma kapasitesini arttırır.
- Kan şekerini dengeler.
- Kırmızı kan hücrelerini arttırır. Kandaki bakterileri yok eder.
- Antioksidan, anti-aging özelliği vardır.
- Kilo vermeye yardımcı olur.

Çimen suyu nasıl yapılır?

- Buğday çimeni tohumlarını bir gece 8-12 saat arası suda bekletin.
- Sonraki 16-24 saat içinde tohumları üzeri delikli bir kapakla kavanozda filizlendirin. Tohumu günde 3 kere ıslatın ve durulayın.
- Tohumu toprağa küçük bir kuyruk göründüğünde ekin. Tepsinin (wheatgrass sprouter) yarısını dolduracak şekilde ve tohumlar sık sık olacak şekilde.
- Tepsiyi sulayın ve tohumları toprak ile örtün, ilk 3 gün kurumamaları için.
- 4. günden itibaren günde bir kere güzelce sulayın. Gölgede tutun; direkt olarak güneş ışığına temas etmemeli.
- Küf ve çürüme problemlerine karşı, bir vantilatörle hava akımını 21-26 derece arasında ayarlamaya çalışın.
- Çimeni kenarından ikinci bir uzantı çıktığında kesebilirsiniz. Normalde 7-12 gün arasında yetişir ancak havaya göre değişebilir.Dolayısıyla çimeni kesmek için mutlaka bu uzantının çıkıp çıkmadığı takip edilmeli.
- Sadece bir kere biçebilirsiniz. Kesilmiş çimen buzdolabında yedi güne kadar saklanabilir.

Çimen suyu ne kadar içilir?


Günde iki çay bardağını geçmeyecek şekilde sabah ve öğleden sonra birer çay bardağı içilebilir.

   


Çimen Suyunun Yararları 


alıntı 


Şifalı Bitkiler


çimen suyu içen içene , çimen suyu nasıl hazırlanır , çimen suyu nasıl yapılır , çimen suyu nerede bulunur , çimen suyu nerede satılır , çimen suyu ve sağlık için faydaları , çimen suyunun faydaları , öksürük için şifalı bitkiler , şifalı bitkiler ansiklopedisi , şifalı bitkiler faydaları , şifalı bitkiler ibrahim saraçoğlu , şifalı bitkiler kitabı , şifalı bitkiler pdf , şifalı bitkiler ve faydaları


Yanık Tedavisi


Yanık Tedavisi


yanik-tedavisi


Haşlanma yanığı, alev yanığı, elektrik yanığı, kimyasal yanıklar ve radyasyon yanıkları… Görünmez kazalar, ihmaller, anlık küçük dikkatsizlikler bazen büyük sağlık hasarlarına yol açabiliyor.

Medipol Hastanesi Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Keskin, ülkemizde en sık rastlanan yanık etkeninin haşlanma yanıkları olduğunu söyledi. Bizim gibi çay içme kültürünün çok yaygın olduğu bölgelerde haşlanma yanıkları daha çok kaynamış çay suyunun dökülmesi sonucu meydana geliyor. Tepsiye dizilmiş, taze doldurulmuş çay bardaklarının servis sırasında dökülmesi, sehpa örtüsünün evdeki küçük çocuk tarafından çekilmesiyle üzerindeki çaydanlığın devrilmesi haşlanma yanıklarının en sık etkenleri. Bu nedenle bu yanıklar daha çok 1-3 yaş arası küçük çocuklarda meydana geliyor.

Doç.Dr. Mustafa Keskin, evde küçük çocuk varsa çay demlerken ve servis edilirken çok dikkatli olunması gerektiğini belirtti ve yanık tedavisi ile ilgili şunları söyledi: “Yanığın tedavisi düzenlenirken iki unsur dikkate alınır. Birincisi yanığın genişliği ve kapladığı bölge. Geniş yanık alanları, yüz ve elleri kaplayan yanıklar mutlaka hastanede tedavi edilmelidir. İkinci unsur yanığın derinliğidir. Pratik olarak yanıklar yüzeyel ve derin yanıklar olarak ikiye ayrılır. Yüzeyel yanıklar sıklıkla 3 hafta içinde iyileşirler. Derin yanıkların iyileşmesi ise 3 haftadan uzun sürer ve sıklıkla cerrahi girişim gerektirirler.”

Yanıklara ilk müdahale nasıl olmalı?

“Her türlü yanıkta, olay yerinde ilk yapılması gereken kazazedenin yakıcı ajandan uzaklaştırılarak yanmanın sonlandırılmasıdır” diyen Keskin, yanıklara ilk müdahalenin nasıl olması gerektiğini şöyle anlattı: “Haşlanma yanıklarında yanan bölge akan çeşme suyu altında 10-20 dakika tutularak yanma süreci durdurulur. Islanan tüm kıyafetler çıkarılır. Alev yanıklarında kişi kaza yerinden uzaklaştırılır, açık havaya çıkarılır, nefes alması sağlanır. Yanık yarasına olay yerinde hiçbir ilaç veya madde sürülmez, yara temiz bir örtü ile sarılarak en yakın acil birime ulaştırılır. Gelişebilecek ödem nedeniyle yanık bölgesine yakın yüzük, bilezik, kolye benzeri takılar çıkarılmalıdır.”

Yanık izi geçer mi?

Yanık eğer derin ise yanık izi kalacaktır. Aynı şekilde yanık yüzeyel ise iz kalmadan iyileşecektir. Derin bir yanığı iz bırakmadan iyileştirmek mümkün değildir. Fakat derin yanıklar eğer uygun tedavi edilmezler ise kabararak ve büzülerek iyileşebilirler. Bunu engellemek mümkündür. El ve boyun gibi katlantılı yerlerde pozisyon verici ateller kullanılmalıdır. Diğer bölgelerde ise silikon içerikli pomatlar ve tabakalar iyileşen yanık bölgesinin kabarmasını engeller.

Küçük ev yanıklarında ise iyileşme süreci boyunca ve takibinde güneş ışınlarından korunmalı ve yüksek faktörlü güneş koruyucu kremler kullanılmalıdır. Bu sayede iyileşen cilt ile çevre cilt arasında ton farkı gelişmesi engellenebilir. Mutlaka cilt nemlendiricili kremler ile desteklenmelidir.

Neler yapılmalı-Neler yapılmamalı

-Güneş yanığı gibi yüzeyel yanıklar ne sürerseniz sürün kendi kendine iyileşecek yanıklardır. Yüzeyel yanıklar için diş macunu ve yoğurt gibi maddelerin faydası veya zararı yoktur. Derin yanıklarda ise bu maddeler son derece zararlı sonuçlar doğurabilir.

-Kendi kendine 10 gün içinde iyileşecek olan yüzeyel yanıklarda amaç bu süreci en ağrısız ve konforlu tamamlamaktır. Bunun için yanık bölgesinin yağlı pomatlar ile örtülmesi yeterli olacaktır.

-Ağrıyı gidermek için yanık bölgesine lokal anestetik içeren pomat veya kremlerin sürülmesi son derece tehlikelidir. Bu maddelerin, bütünlüğü bozulmuş deriden emilimleri kontrolsüz olacağından, başta kalp ve dolaşım sistemi üzerinde olumsuz sonuçlara neden olabilirler. Yanık pansumanı yapıldığında hastanın ağrısı azalacaktır.

-Ağızdan antibiyotik hap kullanımına ezbere başlanmamalıdır. İltihap bulgusu olmadan antibiyotik kullanmak hem gereksiz hem de zararlıdır.

-Evde meydana gelen küçük haşlanma yanıklarında musluk suyu ile soğutma yaptıktan sonra topikal krem veya pomadlar ile kapalı pansuman yapmak yeterli olacaktır. Bu ajanlar derinin kuruması ve gerilmesi nedeniyle olan yangıyı ve ağrı hissini azaltacaktır. Hastaya analjezik verilebilir.

   


Yanık Tedavisi 


alıntı 


Güzellik ve Estetik


1. derece yanık tedavisi , el yanık tedavisi , eski yanık izi nasıl geçer , sıcak su yanık tedavisi , yanık dereceleri , yanık izi kalmaması için , yanık izi kremi , yanık izi nasıl geçer , yanık izi nasıl giderilir , yanık izi tedavisi , yanık izine ne iyi gelir , yanık koza , yanık kremi , yanık ömer , yanık tedavisi , yanık tedavisi evde , yanık tedavisi nasıl yapılır , yanık tencere nasıl temizlenir


31 Ocak 2013 Perşembe BALIK BURCU Yorumu


31 Ocak 2013 Perşembe BALIK BURCU Yorumu


31-ocak-2013-persembe-balik-burcu-yorumu


Gökyüzü bugün iş hayatınızda yüksek tempolu bir güne işaret etmekte ne kadar ön planda olur istekle azimle çalışırsanız o denli kazançlı çıkacaksınız. Özel yaşamınızda ise eş ya da sevgilinizin size olan sevgisinin gitgide artması ilişkinizde güven ve saygının getirdiği güzelliklerin en güzel karşılığı olacaktır. Bekar ve ilişkisi olmayanlar ise bugün ilgi duyduğunuz insanın duygularını paylaşması ile aşkın güzelliğine birlikte yürüyebilirsiniz..


Astrolog Şenay YANGEL

 


31 Ocak 2013 Perşembe BALIK BURCU Yorumu 


alıntı 


Balık


balık burç yorumları , balık burcu , burç yorumları , günlük burç yorumları


31 Ocak 2013 Perşembe KOVA BURCU Yorumu


31 Ocak 2013 Perşembe KOVA BURCU Yorumu


31-ocak-2013-persembe-kova-burcu-yorumu


Bugün iş ve özel yaşamınızda evdeki hesap çarşıya uymayabilir. Yaptıklarınızla söylediklerinizin farklılığı zor durumda kalarak insanların tepkilerini almanıza sebep olabilir. Haklı çıkmak için öfkenizin esiri olmamalısınız! Özel yaşamınızda ise eşinizin işi ile ilgili yaşanacak hukuksal bir gelişme sonucu üzülebilirsiniz. Uyarılarınızı görmezden gelmesi ve kendi başına hareket etmesi tüm aile etkileyecek bir duruma neden olabilir.


Astrolog Şenay YANGEL

 


31 Ocak 2013 Perşembe KOVA BURCU Yorumu 


alıntı 


Kova


burç yorumları , günlük burç yorumları , kova burç yorumları , kova burcu


31 Ocak 2013 Perşembe OĞLAK BURCU Yorumu


31 Ocak 2013 Perşembe OĞLAK BURCU Yorumu


31-ocak-2013-persembe-oglak-burcu-yorumu


Tüm çabalarınızın karşılığını almaya başlıyorsunuz kariyer hayatınızda başarılı olmanızı engelleye herşey ardınızda kalıyor. İş hayatınız yeni bir yöne doğru ilerliyor Emek verdiğiniz işlerin mükâfatını alacak ve yeni bir statü kazanacaksınız. Evli Oğlaklar eşinizden gelecek önerileri görmezden gelmeyin ve evliliğinizle evinizle ilgili kararları birlikte değerlendirin.


Astrolog Şenay YANGEL

 


31 Ocak 2013 Perşembe OĞLAK BURCU Yorumu 


alıntı 


Oğlak


burç yorumları , günlük burç yorumları , oğlak burç yorumları , oğlak burcu


Çocuklarda Böbrek Yetmezliği


Çocuklarda Böbrek Yetmezliği


rota-virusu-


Özellikle 2-3 yaş altındaki bazı çocuklarda oldukça ağır seyredebiliyor ve vücuttaki kaybolan sıvı hızla yerine konmazsa böbrek yetmezliği gibi oldukça ciddi tablolara yol açabiliyor.

Akut ishallerin en önde gelen nedeni olan rota virüsü çocuklarda oldukça sık görülüyor. Öyle ki 3-5 yaşlarındaki çocukların yüzde 95’i bu virüsle karşılaşıyor. Rota virüsü enfeksiyonu yüzünden dünya genelinde yaklaşık 25 milyon çocuk hastaneye götürülüyor ve bunların da yüzde 10’u hastaneye yatırılıyor. Yılda yine dünya genelinde ortalama 1,5-2.5 milyon çocuk ishalden hayatını kaybediyor ve bunun 4’te 1’i rota virüsünden kaynaklanıyor. Ülkemizde yapılan çalışmalarda da 5 yaş altı çocuk ishallerinin yüzde 15-40’ından rota virüsü sorumlu olduğu ortaya kondu. Acıbadem Ataşehir Cerrahi Tıp Merkezi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, rota virüsünün özellikle 2-3 yaş altındaki bazı çocuklarda oldukça ağır seyrettiğine ve vücuttaki kaybolan sıvının hızla yerine konulmadığı takdirde akut böbrek yetmezliği gibi oldukça ciddi tablolar ortaya çıkabileceğine dikkat çekti.

En sık 2-3 yaş altındaki çocuklarda görülüyor
Rota virüsüne bağlı enfeksiyon her yaşta görülse de, en sık 2-3 yaş altındaki çocuklarda ortaya çıkıyor. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, özellikle 6-15 ay arasının en sık görülen ve daha ağır seyredebilen dönemi oluşturduğunu belirterek şunları söylüyor: “Yaş ne kadar küçükse ve bakım şartları ne kadar kötüyse, rota virüsü de çocuğu o oranda kötü etkiliyor. Virüsün yol açtığı enfeksiyon ayrıca; anne sütü almamak, kalabalık yaşam, düşük sosyo ekonomik düzey ve rota aşısı yapılmaması durumunda da ağır seyredebiliyor. ”

Tekrarlayan kusma ve ishal tipik belirtileri
Rota virüsünün asıl bulaşma yolu ağız yolu ile oluyor. Dışkıyla mikrop bulaşmış her türlü eşyanın ağza götürülmesi ve enfekte olmuş su ile besinler tüketilmesi sonucu bulaşıyor. Hasta ishal olmadan da bu virüsü bulaştırabiliyor. Çünkü virüs ellerde veya katı yüzeylerde saatlerce, hatta günlerce canlı kalabiliyor. Belirtiler virüs vücuda alındıktan sonra, 12 saat - 4 gün arasında değişen, ortalama 2-3 günlük bir kuluçka süresinin ardından başlıyor. İnatçı ve tekrarlı kusma, ardından sık sulu, özellikle de çok kötü kokulu ishal ile karın ağrısı belirtilere ekleniyor. Ateş her vakada görülmese de çocukların yarısında ortaya çıkabiliyor.

Böbrek yetmezliğine neden olabiliyor!
Çocuk sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, hemen her hastalıkta olduğu gibi rota virüsünde de erken müdahalenin çok önemli olduğuna dikkat çekerek şu bilgileri veriyor: “Hastalığın uzamış ishal nedeniyle oluşan komplikasyonları daha sonra çocuğun sık hastalanmasına ve gelişiminin bozulmasına yol açabiliyor. Rota virüsünün neden olduğu enfeksiyon özellikle 2 yaş altındaki çocuklarda daha ağır seyrettiği için çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü çok şiddetli gelişen ishal ve kusma; sıvı yetmezliği ile dolaşım bozukluğuna, dolaşım bozukluğu da akut böbrek yetmezliğine, hatta ölüme bile neden olabiliyor. Bu nedenle sıvı kaybı başladıysa vücut sıvısı ve mineral açığının bir an önce yerine konması yaşamsal önem taşıyor.”

Bol su içirin, gelişigüzel ilaçlar vermeyin

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Asuman Akça, genellikle 5-8 günde geçen rota virüsünün nasıl tedavi edildiğini şöyle sıralıyor:

• Tedavide en önemli nokta, vücut sıvını ve elektrolit dengesini çocuğa bol su içirerek bir an önce yerine koymak.
• Etken bir virüs olduğu için rota virüsünün özel ve radikal bir ilacı yok. Kusma ve ishal durdurucular tedavide yer almıyor. Ateşe yönelik ilaçlar, probiyotikler, çinko desteği verilebiliyor. Doktor önerisi dışında kusma ve ishal kesici ilaçların asla verilmemesi gerekiyor.
• Anne sütü ile beslemeye devam edilmeli. Çocuk kussa bile azar azar ve sık sık beslenmeli.
• Çocuk küçükse, durumu sık aralıklarla doktor tarafından değerlendiriliyor, gerekirse hastaneye yatırılıyor.
• Rota virüsünden korunmada en iyi yol ise aşılanma. Günümüzde rota virüsü enfeksiyonlarının her tipine cevap veren bir aşı henüz olmasa da, yine de mevcut aşıların bu enfeksiyon sıklığını azalttığı düşünülüyor.
• Takibi kolaylaştırmak için annenin günlük çizelge tutması, çocuğun kaç kez kustuğunu, kaç kez ishal olduğunu ve özelliklerini, ne kadar miktarda mama veya anne sütü aldığını yazması, şüphe ettiğinde ateşini ölçerek, bu tuttuğu kayıtları doktoru ile paylaşması çok önemli.  


Çocuklarda Böbrek Yetmezliği 


alıntı 


Çocuk Sağlığı


bebeklerde böbrek yetmezliği belirtileri , böbrek yetmezliği belirtileri , böbrek yetmezliği belirtileri nelerdir , böbrek yetmezliği evreleri , böbrek yetmezliği hastalığı , böbrek yetmezliği kanseri , böbrek yetmezliği nedenleri , böbrek yetmezliği nedir , böbrek yetmezliği sebepleri , böbrek yetmezliği tedavi yöntemleri , böbrek yetmezliği tedavisi , çocuklarda böbrek yetmezliği belirtileri , rota virüs aşısı , rotavirus children , rotavirus diarrhea , rotavirus in babies , rotavirus in infants , rotavirus in toddlers , virus rota


30 Ocak 2013 Çarşamba

Elektrikli Isıtıcı Seçiminde Püf Noktalar


Elektrikli Isıtıcı Seçiminde Püf Noktalar


elektrikli-isitici-seciminde-puf-noktalar


Kış mevsimi, getirdiği bütün güzellikleri ile, soğuğu da beraberinde getiriyor bizlere. Evlerimizi sıcacık tutabilmek adına bir çok sistemi kullanıyoruz. Bu sistemler nelerdir? sorusuna, kombiler, elektrikli ısıtıcılar, tüplü ısıtıcılar, ve bir çok ısıtıcı evlerimizi ısıtmak için kullandığımız ısıtma sistemleridir diyebiliriz. Bu yazımızda elektrikli ısıtıcı konusunu ele alacağız. Öncelikle elektrikli ısıtıcı seçiminde püf noktalar ı bildiğimizde daha kaliteli ve daha sağlıklı hizmet alabilme olanağımızın kapılarını açmış oluruz.

İşte elektrikli ısıtıcı seçiminde püf noktalar;

Öncelikle ısıtıcıyı seçmeden önce, kullanacağınız alanın ölçüsüne göre hareket etmeliyiz. Yani bir evde mi kullanacağız bir bir ofiste mi yoksa başka herhangi bir yerde mi? Buna bağlı olarak ısıtıcının da boyutu değişecektir. Bu seçenekleri doğru belirlemek, kaliteli bir ısıtıcı almanız için ön koşuldur.

Daha sonrasında ısıtıcının fiyat aralığını belirlemek diğer önemli bir noktadır. Markası ne olursa olsun, doğru şekilde seçeceğiniz bir ısıtıcı evinizi ısıtırken cebinizi de sıcak tutmalıdır.  Burada önemli olan çok para harcayarak pahalı bir ısıtıcı almak değil, en ekonomik şeklide doğru ısıtıcıyı bulmaktır. Bu konuda ilgili firmaların kataloglarına ayrıntılı olarak bakabilirsiniz. Çevrenizde ısıtıcı kullanan tanıdıklarınıza ısıtıcıları hakkında ısıtıcılarından memnun olup olmadıkları gibi sorular sorular sorabilirsiniz.

Isıtıcı alımında önemli noktalardan satış koşullarıdır. Alacağınız firmanın size hangi olanakları sağladığını doğru ve ayrıntılı bir şeklide öğrenmelisiniz. Hangi durumlarda garanti belgesi kabul edilmiyor, hangi koşullar bu belgeye girmiyor bu soruları da yetkili kişiler tarafından öğrenmelisiniz.

Aynı zamanda firmanın gelip ısıtıcınızı kurmasında önemlidir. Aynı zamanda ısıtıcınızın herhangi bir sorunu olduğu zaman yetkili teknik servis de çok önemlidir.  Çünkü bir çok elektrikli alette meydana gelen küçük arızalar uygun teknik servis olmadığı için daha büyük sorunlar haline dönüşebiliyor. Isıtıcınızı alırken bu noktaya mutlaka dikkat etmelisiniz.

Son olarak en önemli nokta, bu püf noktaları bildikten sonra sizin doğru kararı vermenizdir. Bütün iş sizde bitiyor olacak. Sıcak bir kış geçirmeniz dileğiyle.

   


Elektrikli Isıtıcı Seçiminde Püf Noktalar 


alıntı 


Aydınlatma , Ev Dekorasyon


elektrikli fanlı ısıtıcı , elektrikli ısıtıcı tavsiye , elektrikli ısıtıcı tavsiyesi , elektrikli su ısıtıcı , gittigidiyor , hepsiburada , koçtaş


Müslüm Gürses’in Doktorlarından Son Açıklama


Müslüm Gürses’in Doktorlarından Son Açıklama



Tedavisi süren ünlü sanatçı Müslüm Gürses'in menajeri Nevzat Takmaz, "yoğun bakım ünitesine saz ekibi alındığı için Gürses'in mikrop kapmış olabileceği" şeklindeki açıklamasının yanlış anlaşıldığını söyledi. Doktoru ise Gürses'in durumunun iyiye gittiğini açıkladı.

Geçirdiği bypass ameliyatının ardından akciğer ve böbrek yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma alınan ve halen tedavisi burada süren Müslüm Gürses'in menajeri Nevzat Takmaz ve doktoru Kardiyoloji Uzmanı Deniz Şener, basın mensuplarına açıklama yaptı. Gürses'in menajeri Nevzat Takmaz, ünlü sanatçının durumunun iki gün öncesine kadar ciddiyetini koruduğunu ancak bugün daha iyi olduğunu söyledi. Muhterem Nur'un "Artık ümit kesildi" şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Takmaz, "Ona da hak vermek lazım. Az şey yaşamadık. Yaklaşık 3 aydır buradayız. Zaten hastane olarak da ellerinden geleni yapıyorlar. Zaten biz burada misafiriz. Ellerinden geleni yapıyorlar, bütün imkanları kullanıyorlar. Muhterem Hanım üzüntüsünden bazı şeyleri söyleyebilir. Şu anda iyiye gidiyor" diye konuştu.

Bir basın mensubu Takmaz'a, gazetelerde yer alan, "Doktorlar yılbaşı gecesi yoğun bakım ünitesine saz takımı aldı, Müslüm Baba o yüzden mikrop kapmış olabilir" şeklindeki iddialarını sordu. Takmaz, "Yani yanlış anlaşılma var. Bizim de kabahatimiz oldu. 3 aydır buradayım, doktorlardan detaylı bilgi alabilirdim. 'Enfeksiyon' dediler. Böyle bir şeyi ihtimal üzerine konuştuk. Onlar farklı yönde yorum yapmışlar. Öyle bir şey yok" dedi.

"MÜSLÜM BEY'E ÖZEL ORGANİZASYON DEĞİLDİ"

Takmaz, yılbaşından bir iki gün önce hastanenin başka bir bölümünde personele ve yoğun bakım görevlilerine moral olsun diye bir eğlence düzenlendiğini ifade ederek, "Bize özel yapılmış bir organizasyon değil. Ama Bingür Hocamız elinden geleni yaptığı için sazları alıp bir sürpriz yapmak istedi. Hatta Müslüm ağabeyin şarkısını çalarak odaya girdiler ki ağabeyim de çok sevindi buna. Güzel bir şeydi. Biz ihtimal üzerine konuştuk, farklı yansıttılar. Ben de üzüldüm, hastanedeki insanlar da, yönetim de çok üzüldü. Organizasyon Müslüm Bey'e yapılmış bir organizasyon değildi" dedi.

Odaya 2 kişinin kemanla geldiğini belirten Takmaz, "Bazı hastalara müzikle terapi yapılıyor. Bize özel bir şey değildi. Ağabeyim o gün odaya çıkacak diye hazırlanıyorduk, hatta Bingür Bey ve hastane çalışanları çok seviniyordu. Arkasından akciğer problemi çıktı. Bir kanama olayı oldu. 'Enfeksiyon' diyorlar. Biz de girip çıkıyoruz odaya. Sazlar gelmişti, ondan da olabilir diye düşündük. İhtimaller dahilindeydi. Farklı yayınladılar. Şu anda ağabeyimin durumu çok iyi. Mantar üreme olayları vardı. Şu anda düne ve önceki güne kadar daha iyi" ifadelerini kullandı.

Takmaz, Muhterem Nur'un da zaman zaman hastaneye geldiğini ancak Gürses'in enfeksiyon kapmaması için çok fazla yanına girmediğini söyledi.

"MANTARA BAĞLI AKCİĞER PROBLEMİNİ KONTROL ALTINA ALMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Gürses'in doktoru Kardiyoloji Uzmanı Deniz Şener ise, sanatçının son durumu hakkında basın mensuplarını bilgilendirdi. Gürses'in durumundaki dalgalanmalar nedeniyle bir hafta önce oldukça sıkıntılı bir sürece girdiklerini belirten Şener, "Son 2-3 gün içerisinde, her geçen gün biraz daha iyiye gidecek şekilde hastalığı sürmekte. En son uğraştığımız problem, vücut direnci düştüğü zaman vücuttaki mevcut mikroplar üremeye başlarlar ve enfeksiyon tablosu gelişir. Bu nedenle antibiyotik kullanmak gerekir. Uzun süren bir antibiyotik tedavisi uygulandı. Uygulanan bu antibiyotiklere bağlı olarak da mantarlar üremeye başlar. Şimdi akciğerlerinde oluşan bu mantarların üremesiyle ortaya çıkan akciğer problemini de yine mantar üzerinde etkili ilaçlar vererek kontrol altına almaya çalışıyoruz. Zor bir süreç. Zaman zaman bu durum, genel durumunu bozuyor. Ama uygulanan mantar ilaçlarıyla bu durumun da düzeleceğini ümit ediyoruz. Mantar enfeksiyonu oldukça zor tedavi edilen bir durumdur. Kullanılan ilaçlar sınırlıdır. Şu anda uyguladığımız tedaviye cevap almaktayız. Ama sürecin nasıl seyredeceğini şimdiden söylemek zor" diye konuştu.

Muhterem Nur'un, "Artık ümit kesildi" şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Şener, "Süreç uzun olunca yıpratıcı oluyor. Biz hekimler olarak değil ümidimizi kesmek, tam tersine düzeleceğini ümit ediyoruz. Son 2 gündeki gelişmelere bakarak da tam tersini düşünüyoruz. Ama yaklaşık 2 ayı aşan bir süreç içindeyiz. Bu durumda yapılan ameliyatla ilgili hiçbir sorun yok. Teşhis ve tedavide herhangi bir sorun yaşamıyoruz. Teşhisin ne olduğunu koyuyoruz, tedavi için gerekli ilaçları da uyguluyoruz. Ama bu verilen ilaçlara vücudun cevabını tahmin edemiyoruz" dedi.

"AİLESİNİN ÜMİTSİZLİĞE KAPILMASINI HOŞ GÖRÜYORUZ"

Kardiyoloji Uzmanı Deniz Şener, bir soru üzerine de mantarın bir yerden bulaşma şeklinde ortaya çıkan bir enfeksiyon olmadığını ifade ederek,

"Tamamen uygulanan antibiyotiklerden dolayı vücutta olması gereken koruyucu olan bakterilerin yok olmasına bağlı olarak orada mantarların üremesine bağlı olan bir süreç. Yani bulaşmasıyla değil, kullanılan antibiyotiklerin etkisiyle ortaya çıkan bir süreçtir. Uzun süren bir yoğun bakım süreci böyle bir sonuca götürebiliyor" dedi.

Tedavide başarı şansının yüksek olduğunu dile getiren Şener, "Başarıyla tedavi edilebilir bir durumdur. Bizim endişe ettiğimi,z vücut direnci düştüğü için ortaya çıkan sorunlar. Biz bu sorunla da başa çıkacağımızı ve bunun düzeleceğini düşünüyoruz" diye konuştu.

Şener, tedavi sürecinde ortaya çıkan bazı problemlerin kendilerini sıkıntıya soktuğunu ifade ederek, "Bu sorunlar oluştuğu zaman bunun da mutlaka çözümü olacaktır tahmininde bulunamıyoruz. Sıkıntımız, üzüntümüz burada. Aile fertleri ve yakınlarının bu tür süreçleri daha önce yaşamamış olması nedeniyle üzüntü duymaları ve bunun sonucunda ümitsizliğe kapılmış olmasını hoş görüyoruz. Ama biz böyle bir düşünce de değiliz. Süreç devam ediyor, mücadele devam ediyor" açıklamasında bulundu.  


Müslüm Gürses’in Doktorlarından Son Açıklama 


alıntı 


Genel , Magazin


müslüm baba , müslüm baba sağlık durumu , müslüm gürses , müslüm gürses doktorlarından açıklama , müslüm gürses haber , müslüm gürses hayattamı , müslüm gürses iyileşti , müslüm öldümü


29 Ocak 2013 Salı KOÇ BURCU Yorumu


29 Ocak 2013 Salı KOÇ BURCU Yorumu


29-ocak-2013-sali-koc-burcu-yorumu


Gökyüzü bugün gerçek dostlarınızın güçlü desteğini görerek zorlandığınız pek çok konuda hızlı ilerlemeler kaydedeceğinize işaret etmekte. Dostlarınız sizin en büyük zenginlinğiniz. Kalıcı başarılara doğru yol alıyorsunuz. Sevdiklerinizin desteği sizi güçlendirirken duygusal bağınızı da kuvvetlendirecek. Resmi kurumlarda dava ya da işleri olan Koç’lar hakkınızı sözlerle savunmak yerine hatalı olan sorumluları ortaya çıkarın ve insanları kendi gerçekleri ile yüzleştirin. Özel yaşamınızda ise evli Koç’lar eş ya da sevgilinizden gelecek güzel bir haberle moral bulabilirsiniz.

Astrolog Şenay Yangel 

 


29 Ocak 2013 Salı KOÇ BURCU Yorumu 


alıntı 


Koç


burç yorumları , günlük burç yorumları , koç burç yorumları , koç burcu


29 Ocak 2013 Salı TERAZİ BURCU Yorumu


29 Ocak 2013 Salı TERAZİ BURCU Yorumu


29-ocak-2013-sali-terazi-burcu-yorumu


Korkularınızın üzerine gidin ve 3ncü şahısların hayatınız üzerinde patronluk taslamasına bir son verin. Bu hayat sizin… Yeteneklerinizin karşılığını almaya başlayacağınız bu dönemde iş hayatının sorumluluklarını taşıyarak birlikte çalıştığınız kurum ve kişilere karşıda yansıtmanız faydanıza olacaktır. Özel yaşamınızda ise birlikte olduğunuz insanın ailevi problemleri ile ilgilenmek zorunda kalabilirsiniz. İlginizi kontrol altında tutmalı aşırı samimi ilişkiler içinde olmamaya özen göstermelisiniz.

Astrolog Şenay Yangel 

 


29 Ocak 2013 Salı TERAZİ BURCU Yorumu 


alıntı 


Terazi


burç yorumları , günlük burç yorumları , terazi burç yorumları , terazi burcu


29 Ocak 2013 Salı YAY BURCU Yorumu


29 Ocak 2013 Salı YAY BURCU Yorumu


29-ocak-2013-sali-yay-burcu-yorumu


Gökyüzü bugün iş hayatınızda diplomatik tavırlar sergilemenizin getireceği avantajlara işaret etmekte. Her doğruyu her yerde söylememeli ve karşıt fikirlere karşı muhalefet etmemelisiniz. Siz sorumluluklarınızı yerine getirin ve sizi ilgilendirmeyen konulardan uzak durun. Maddi ve hukuksal konularda oldukça şanslı bir gündesiniz.. Özel yaşamınızda eşinizin çevresinde bulunan insanların kıskanç davranışlarını görmezden gelin ve ona olan sevginizi bilhassa bu insanların yanından içinizden geldiği gibi ifade edin...

Astrolog Şenay Yangel 

 


29 Ocak 2013 Salı YAY BURCU Yorumu 


alıntı 


Yay


burç yorumları , günlük burç yorumları , yay burç yorumları , yay burcu


Lazer Epilasyonu Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar


Lazer Epilasyonu Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar


lazer-epilasyon-hakkinda-dogru-bilinen-yanlislar


Sorunun giderilmesinde kullanılan yöntemlerden biri olan lazer epilasyonla ilgili bilgilerimiz ne kadar doğuru? Anadolu Sağlık Ataşehir Tıp Merkezi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Sadiye Kuş, lazer epilasyon ile ilgili akıllara takılan soruları yanıtlıyor:



1. Koltuk altlarına uygulanan lazer epilasyon meme kanseri oluşumunu tetikler mi?



Lazer epilasyonun meme kanserine yol açabileceğine ilişkin herhangi bir bilimsel çalışma bulunmuyor. Lazer epilasyonda kullanılan ışın tıpkı günlük yaşamda bizi çevreleyen ultraviyole ışınları ya da enerji hatları, cep telefonları ve pek çok elektrikli ev ürünlerinin yaydıkları gibi noniyonize ışın yayıyor.



2. Genital bölgeye lazer uygulanması kısırlığa yol açar mı?



Lazer epilasyonda kullanılan ışınlar ancak cilt yüzeyinin yaklaşık 1 mm altında bulunan kıl köklerine kadar ulaşabiliyor, daha derine inemiyor ve iç organlara ulaşamıyor. Lazer cihazı, ışını deriye sadece kıl köklerinin etkileneceği, kılı çevreleyen diğer yapılara zarar gelmeyecek kadar kısa bir süre boyunca veriyor. Lazer epilasyonda kullanılan ışınlar radyolojik görüntüleme yöntemlerinde kullanılan X ışınlarından farklı olup, noniyonize karakterde. Tüm bu sebeplerle lazer epilasyonun kısırlık yapması mümkün değil ve kısırlık yaptığına dair bir bilimsel bir veri de bulunmuyor.


Bunun da rekoru kırıldı!



3. Lazer epilasyon seansları süresince önerilen tıraş yöntemi kılların daha kalın, siyah ve hızlı çıkmasına yol açar mı?



Lazer epilasyon uygulamasına başlayanların işlemden bir kaç hafta öncesi ağda benzeri, kılları kök kısmından uzaklaştıran yöntemlerden kaçınmaları, bunun yerine tıraşlamaları öneriliyor. Bunun sebebi lazer ışınlarının etkili bir şekilde kılın kök kısmının kıl üretemez hale getirebilmesi için büyüme evresinde kıl mevcudiyetine ihtiyaç olmasıdır. Ayrıca lazer epilasyon seansları devam ettiği sürece kılların ağda benzeri yöntemler yerine tıraşla alınması gerekir. Ancak halk arasında “tıraşın tüylerin daha kalın, daha koyu ve daha hızlı çıkmasına yol açacağı” endişesi yaygındır. Oysaki bu doğru değildir. Halk arasında bu efsanenin yayılmasına sebep olan faktör tıraşlanmadan, doğal olarak büyüyen kılın uç kısmının daha ince ve güneşe maruziyetle daha açık renkli olmasıdır. Ancak kıl tıraşlandığında daha kalın olan orta kısmı künt ve belirgin görünür, bu da sanki kıl kalınlaşmış koyulaşmış yanılgısını yaratır.



4. Lazer epilasyon tedavi amaçlı kullanılır mı?


Evet bazı durumlarda lazer epilasyon tedavi amaçlı da kullanılır. Bu durumlar:



·         Batıklarda lazer epilasyon:


Lazer epilasyon, özellikle erkeklerde sakal bölgesi ve boyunda, kadınlarda ise bikini bölgesi ve bacaklarda oluşan batıklarda oldukça etkilidir. Bu bölgelerde iltihaplanmaya ve ağrılı kabarıklıklara sebep olan batık kılların kök kısımlarına ulaşan lazer ışını problemi tedavi eder.


 


·         Pilonidal sinüs (kıl dönmesi):


Kuyruk sokumu bölgesinde ağrılı iltihaplanma ile kendini gösteren bu sorunun tekrarlamasının önlenmesinde de kılların lazer epilasyon ile tedavi edilebildiği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır.


Doktor reçete saltanatı kurmuş


 


5. Lazer epilasyonda dikkat edilmesi gereken ancak pek dikkat edilmeyen noktalar nelerdir?


Kalıcı makyaj ve dövmesi olanların dövme bölgelerinde lazer epilasyondan kaçınmaları gerekir. Bunun sebebi ise, dövmelerde kullanılan demir ve titanium dioksidin lazer ışınları ile reaksiyona girmesi ve dövmenin renginde bozulmaların meydana gelebilmesidir.  


Lazer Epilasyonu Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar 


alıntı 


Güzellik ve Estetik


lazer epilasyon fiyatları , lazer epilasyon yan etkileri , lazer epilasyon yaptıran ünlüler , lazer epilasyon yaptıranlar , lazer epilasyon yaptırdım , lazer epilasyon zararları , lazerli epilasyonun yan etkileri


Depresyon Tedavisi


Depresyon Tedavisi


depresyon-tedavisi


Sağlık Bakanlığı, intihar meyilli, psikolojik ya da ilaç tedavisine yanıt vermeyen “dirençli depresyona” giren kişilerin tedavilerinde elektroşok yönteminin kullanılabileceğini açıkladı.

Anestezi altında uygulanan bu yöntemin yan etkilerinin oldukça az olduğuna yer veren bakanlık, internet sitesine koyduğu spot filmde, kısa süreli hafıza kaybına neden olabilse de, uygulama sonucu kalıcı hafıza kaybına nadiren rastlandığına değinildi. Spotta, uygulamanın gebelerde güvenli, tam tedavi alanlarda da yüzde 80 etkili olduğu vurgulandı.

‘Kontrollü nöbet’

Türkiye Psikiyatri Derneği Üyesi Doç Dr. Burhanettin Kaya, bakanlığın bu yaklaşımını Hürriyet’e şöyle değerlendirdi: “Elektroşok 115 yıllık bir tedavi yöntemidir. Şakaklara takılan elektrotlar ile bir miktar elektrik verilerek hastanın epilepsi nöbeti geçirmesi sağlanıyor. Bu işlem hastalar uyurken yapılıyor. O nedenle kişi hiçbir şey hissetmiyor. Özellikle intihar riski, tedavi reddi olan, saldırgan hastalarda, taşkınlık nöbetlerinde kullanılıyor. Tedaviye yanıt oldukça yüksek.”

   


Depresyon Tedavisi 


alıntı 


Ruh Sağlığı


depresyon belirtileri , depresyon çeşitleri , depresyon ilaçları , depresyon nedenleri , depresyon tedavisi bitkisel , depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlar , depresyon testi


İntihar Eylemi Önlenebilir!


İntihar Eylemi Önlenebilir!


intihar-eylemi-onlenebilir


Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi (BRSHH) Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt, her zaman olmasa bile, intihar eyleminin önlenebileceğini söyledi. Birçok risk faktörünün bilindiğin belirten Kurt, “Önlemler almak mümkündür. Hasta intihar eylemine karşı hemen her zaman ikirciklidir. Bu dönemi iyi değerlendirmek ve gerekli önlemleri almak mümkün olduğunda hastayı intihardan koruma şansı artmaktadır” dedi.

Koruyucu faktörler

İntihar için risk faktörleri olduğu gibi koruyucu bazı faktörlerinde olduğunu ifade eden Kurt, bunları şu şekilde sıraladı: Düzenli aile yaşantısı, stresle baş etme becerilerine sahip olma, hobilere sahip olma, düzenli olarak spor yapma, iyi iletişim becerilerine sahip olma, günlük tutmak, şiir yazmak gibi kendini ifade araçlarını kullanıyor olma, iyi ve tutarlı sosyal desteklere, dini inançlara sahip olma ve yardım almaya/tedaviye motive olma.

Yanlış inanışlar var

İntiharla ilgili halk arasında revaçta olan bazı yanlış bilgi ve dolayısıyla yanlış inanışlardan söz eden Kurt, şu uyarılarda bulundu: “İntihar davranışı gösterenlerin hemen hemen hepsi önceden bir ipucu veya uyarı verir. Bu uyarıların şaka gibi espirili söylenmesinin önemi yoktur. İntihar eden veya girişiminde bulunan çoğu kişi hasta akıl hastası veya ‘deli’ değildir. Bu kişilerin çoğu duygusal bir acı içindedirler ve duygusal acı içinde olmak ‘deli’ olmayı gerektirmez. İntihar eden veya girişiminde bulunan insanların ölmekten çok çektikleri acıyı dindirme istekleri vardır. Eğer bu acının dindirilmesine yardımcı olunabilirse önlemek mümkündür. İntihar açık bir şekilde konuşulabilir. Hatta bu durumun konuşulabilir olduğunu görmek kişiye hemen her zaman iyi gelir. Araştırmalar sonucu biliyoruz ki intiharı konuşma ile intihar oranı arasında doğrusal bir ilişki yoktur.”

Doç. Dr. Kurt, intihar niyeti veya düşüncesinden bahsediliyorsa yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:

Dinle,samimi-dürüst ol, duygusal paylaşımda bulun, duygularını dinleyip anlamaya çalış, öğüt verme, basit çözümler bulmaya zorlama, kendini onun yerine koy,eleştirel olma, sizinle veya başka güvendiği biriyle konuşmaya teşvik et, profesyonel yardım ara ve yakınlarını bilgilendir.  


İntihar Eylemi Önlenebilir! 


alıntı 


Ruh Sağlığı


intihar eden ünlüler , intihar etme yolları , intihar etmek , intihar haberleri , intihar mektubu , intihar sözleri , intihar yollari


Saç Bakımı


Saç Bakımı


sac-bakimi


Havanın sıcaklığı, kişinin sağlık problemleri, yenilen yiyeceklerin hepsinin saçların sağlığı üzerindeki etkisi büyüktür. Peki saçlarınızı korumak için nelere dikkat etmelisiniz?

WebMD isimli internet sitesinde yer alan haberde, saçlarınızın sağlıklı olması için dikkat etmeniz gereken konulara dikkat çekiliyor:

İnce telli saçlarınızı silikonla güçlendirin: İnce, cansız saçlar en yaygın saç problemlerinden biridir. Fakat kadınların büyük çoğunluğu bunun için en iyi tedaviyi bilmezler. Fazla bakım kremi kullanmak saçları güçsüzleştirir. Dimethicone veya cyclomethicone (siklometikon) içeren ürünleri kullanmalısınız. Bu ürünler saçınızın yağlı görünmeksizin daha dolgun ve canlı olmasına yardım eder.

Sağlıklı saçlar için balık ve kuru yemiş tüketin: Vücudunuzu daha güçlü yapmanız için yediğiniz yiyecekler saçlarınızın da sağlıklı olmasını sağlar. Somon balığı ile fındık, ceviz gibi sert kabuklu yemişlerdeki protein ve omega-3 yağ asitleri saç derinizin daha sağlıklı olmasını sağlar. Yapraklı sebzelerde, fasulyede ve havuçta bulunan besin maddeleri saçlarınız için de yararlıdır. Diyet yaparken dikkat edin, çinko, protein ya da biyotin gibi bazı besin maddelerinin eksikliği saçlarınızın kırılgan olmasına ya da dökülmesine neden olur.

Saçlarınızın parlaklığını ılık suyla koruyun: Sıcak su saç derinizin üzerindeki yağ tabakasını soyabilir. Bu tabaka doğal nemlendirici gibidir ve saça parlaklık verir. Fakat, bu durum saçlarınızın donuklaşmasını önlemek için soğuk suyla duş almanız gerektiği anlamına gelmez. Bunun yerine saçlarınızı ılık suyla yıkayın. Saçınızı şampuanlarken saç derinize yavaş yavaş masaj yapın.

Saçlarınızdaki kırıklardan proteinle kurtulun: Sık sık saç şekillendirme, boyama, perma saçınızın koruyucu dış tabakasına zarar verebilir ve böylece saçınızda kırılmalar oluşur. Bu hasarı onarmak için saç ürünleri mevcut. Protein içeren bakım ürünleri kullanmalısınız. Bunlar saçınızın içine işler ve kırıkları onarır.

Kızıl canlılık: Saçlarınızın dolgunluğu, gürlüğü genlerinizle ve şekillendirme tekniğinizle ilgilidir. Doğuştan saçları kızıl olan kişilerin saçları daha kalındır. Sarışınların saçları ise en ince olandır. Saç renginiz ne olursa olsun saçlarınızın hacmini artırabilirsiniz. Saçlarınız iyiyse, kuruturken ya da maşa, düzleştirici gibi cihazlarda şekillendirirken düşük ısı ayarını kullanın.

Güçlü saç kurutma makinelerinden uzak durun: Saçınızı şekillendirmek için güçlü saç kurutma makineleri kullanabilirsiniz. Fakat, yapılan bir araştırma tüm saç kurutma makinelerinin yaklaşık aynı sürede kuruttuğunu gösterdi. Bazıları diğerlerinden daha fazla gürültülü olabiliyor. Tüketici araştırma grubu, daha pahalı kurutucuların daha az ses çıkardığını, daha ucuz olanların ise daha fazla ses çıkardığını belirledi.

Saç dökülmesini sınırlandırmak için saçınızı daha az fırçalayın: Günde 100 saç telinin dökülmesi hakkındaki efsaneye inanıp saçlarınızı çok fırçalamayın. Saçlarınızı çok fazla fırçalamak saçınızın kopmasına yol açar. Bazı saç kayıpları normaldir. Birçok insan her gün ortalama 50-100 tel saçı dökülür. Bu saçlar gelişimini bitirmiş saç telleridir. Fazladan saç dökülmesini en aza indirmek için, saçlarınızı ıslakken fırçalamayın.

Saçınıza zarar veren şekillendirmeden uzak durun: Sıkı at kuyrukları ve saç örgüleri saçınızı koparabilir ve saç foliküllerine zarar verebilir. Hatta saçınızın bu şekilde sürekli çekilmesi saç dökülmesine bile neden olabilir. Islak saç daha kırılgan olduğu için saçınız kurumadan örmeyin ve at kuyruğu şeklinde toplamayın.

Paranızı pahalı markalara yatırmayın: Tanınan marka şampuanlara fazladan para vermeyin. Bu ürünler doğal bitkiler içerebilir, fakat bu onların daha iyi oldukları anlamına gelmiyor. Bir araştırmada bin 700 atkuyruğu saç örneği üzerindeki ürünleri test edildi ve daha pahalı şampuanların ucuzlarından daha iyi performans göstermediklerini belirlediler. Pahalı ürünler yerine saç türünüze uygun şampuan ve saç bakım kremlerini tercih edin.

Kışın saçınıza daha fazla dikkat edin: Kış aylarında nem miktarı az olduğu için kış havası saçlarınızın daha fazla statik elektrikle yüklenmesini sağlar. Bunu etkisiz hale getirmek için saç bakım kremi kullanın. pH dengesi iyi olan şampuanlar elektriklenen saç buklelerini düzeltebilir.

Saçı kıvırcık olanlar fırça kullanmasın: Kıvırcık saç kırılmaya, kurumaya daha yatkındır. Kıvırcık saçı ellerinizle düzeltmek, taramak fırçadan veya taraktan daha iyidir. Polimer içeren saç bakım kremleri saçınızı yumuşatır ve taranması kolaylaşacaktır.

Saçınızın rengini değiştirmeyin: Esmerler saçının sarı olmasını, sarışınlar da koyu renkli olmasını ister. Ancak saçlarınızın rengini değiştirmek saçınıza zarar verir.

Saç boyası hakkındaki gerçekleri öğrenin: Saçlarınızı sık sık boyatmak saçınıza zarar verir, ancak sağlığınıza zarar vermez. Bir çok çalışma saç boyası ile kanser arasında bir bağ olmadığını gösterdi.

Saç kurutma makinesini sık kullanmayın: Sık sık saç kurutma makinesi kullanmak saçlarınızı yıpratır ve saçlarınızın dökülmesine yol açabilir. Saçlarınızı kuruturken sıcaklık ayarını düşürün. Daha ince telli saçlar sıcaktan dolayı daha fazla zarar görür.

Saçlarınızı güneşten koruyun: Güneş cildinize zarar verirken, saçlarınızı da yıpratır. Güneşe uzun süre maruz kalmak özellikle boyalı saçlarınızı kurutur. SPF koruması olan saç spreyi kullanın ya da güneşin etkisinin güçlü olduğu saatlerde şapka takın.

Saçınızı bir süre dinlendirin: Saçınız tarandıkça, fırçalandıkça, kurutuldukça ve kimyasallarla karşılaştıkça zarar görür. Hatta havluyla saçınızı kurulamak bile saçınıza zarar verir. Eğer saçlarınız bu nedenlerden dolayı yıprandıysa saçınızı bir süre şekillendirmeyin, dinlendirin.

Saçınızdaki değişikliklere dikkat edin: Saç dökülmesi veya kırıkların artması gibi saçınızdaki ani değişimler bir sağlık probleminin belirtisi olabilir. Örneğin, saçların dökülmesi tiroit hastalığı, demir eksikliği ya da bağışıklık hastalığından kaynaklanabilir. Kullandığınız bazı ilaçlar da saç dökülmesine neden olabilir. Saçınızdaki değişimler hakkında endişeleniyorsanız, bir dermatoloji uzmanına başvurun.  


Saç Bakımı 


alıntı 


Kişisel Bakım


saç bakımı blog , saç bakımı için bitkisel yağlar , saç bakımı nasıl olur , saç bakımı nasıl yapılır , saç bakımı nasıl yapılır evde , saç bakımı ürünleri , saç bakımı yağları


Antidepresan Depresyona Çaremi?


Antidepresan Depresyona Çaremi?


antidepresan-depresyona-caremi


Yapılan araştırmalara göre tüm dünya ile birlikte, Türkiye'de de depresyon teşhisi sayısında artış var. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2020 yılında depresyon yaygınlığının günümüzdekinin iki katına çıkacağı, kalp ve damar hastalıklarından sonra en sık görülen ikinci hastalık olacağı yönünde uyarılar yapıyor. Depresyon vakalarındaki ve antidepresan kullanımındaki artış konunun uzmanlarını da endişelendiriyor.

SONUÇ BAŞARISIZ!
Bu tartışmanın fitilini ateşleyen ise Irving Kirsch adlı bir psikoloji profesörü... Antidepresanlara şüpheyle yaklaşan Prof. Dr. Kirsch, ilaç firmalarının yaptıkları araştırmaları bildirmek zorunda oldukları FDA'ya (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) başvurarak kuruma bildirilen çalışmaların raporlarını talep etti. Raporları inceleyince karşılaştıklarını şöyle anlatıyor Kirsch: "İlaç ruhsatı almadan önce yapılan denemelerin yarısından fazlası, antidepresan ilaçlarla plasebolar (Farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma hali) arasında hiçbir fark olmadığını gösterdi. Ancak bu başarısız denemelerin büyük çoğunluğu yayımlanmıyordu. Başka bir deyişle, antidepresanların faydası benim düşündüğümden bile daha azdı. Fakat ilaç firmaları bunu gösteren bulguları gizliyordu. Tahmin edersiniz ki, kimse bulduğum sonuçlara inanmadı!"

PSİKOTERAPİYLE TEDAVİSİ VAR
Uzmanların çoğu hafif ve orta şiddetteki depresyonun, ilaçsız yani psikoterapiyle tedavi edilebileceğini kabul ediyor. Fakat Türkiye'deki birçok psikiyatr ya psikoterapi tekniklerini yeterince bilmiyor ya da kaçınıyor. Psikiyatr Dr. İlker Özyıldırım, bu konu hakkında, "Depresyonun sadece psikoterapi ile tedavi edilebiliyor olması şaşırtıcı bir durum gibi... Oysa ki, bu çok eskilerden kabul görmüş bir bulgudur. Ben dahil birçok uzman, gerekmedikçe ilaç kullandırmıyoruz" diyor.

İLAÇ YAZMAK KOLAY GELİYOR
Türkiye Psikiyatri Derneği Medya ve Ruh Sağlığı Çalışma Birimi Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya da "İlaç şirketlerinin temel motivasyonu kâr... Hekimlerin günde 80-100 hastayı muayene etme durumunda olmaları bu tüketimi artıran başlıca etkenler. İlaç yazmak hızlı ve daha az yorucu. Hekimler olumsuz muayene koşullarında kolay olanı seçiyor" diye konuşuyor. (Yeni Aktüel dergisi)

35 MİLYON KUTU İLAÇ KULLANIYORUZ
Son 5 yılda Türkiye'de antidepresan kullanımı yüzde 65 arttı.
2005'te yaklaşık 20 milyon kutu olan kullanım, 2010 yılında 35 milyon kutuyu geçti.
Türkiye'deki psikiyatrist sayısı, göz önüne alındığında yıllık 35 milyon kutu ilaç yazılması mümkün değil. Tüketilen antidepresanların önemli bölümü doktor kontrolü dışında kullanıldı. (Rakamlar Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın araştırmasından alınmıştır.)

UZMANLAR TEDAVİ İÇİN NE DEDİ?

Psikiyatrist Dr. Tanju Sürmeli
ANTİDEPRESAN SUÇ ORANINI ARTIRDI!
Amerika'da çocuklar, okulları basıp insanları öldürdüler. Bu çocukların yüksek oranda antidepresan kullandığı görüldü. Gençlerin önemli bir kısmı, bu ilacı kullanırken suç işledi. Bazı antidepresanların intihar ve başkasına zarar verme düşüncesini artırdığı anlaşıldı. 3.5 yaşındaki çocuğa antidepresan verenler var, bu yanlış!

Psikiyatrist Dr. İlker Özyıldırım
İLAÇLARIN BİLİMSEL VERİLERİNE BAKILSIN

Bazı bilim insanları ilaçların olumlu etkilerine o kadar inanıyor ki, kendi mesleki kimliklerini o ilaçların gücüyle özdeşleştiriyorlar. Ve şirketlerin 'körükleyici' çabalarını gözlerden saklamaya çalışır hale düşüyorlar. İlaçların etkileri, bilimsel verilerle değerlendirilmeli. İlaçları reddedici bir kolaycılığa da düşülmemeli.

Pskt. Dr. Alper Hasanoğlu
İNSANLAR KİMİ ZAMAN KANDIRILIYOR

İlaçların çoğu zaman bir kaçış noktası olduğunu söylemiştim. Ben psikoterapinin yararlı olduğunu düşünenlerdenim. Tüm meslektaşlarım için söylemiyorum ama yurt dışında sistematik bir psikoterapi eğitiminden geçmemiş ya da İstanbul'da Davranışçı Terapiler Derneği'nin terapi eğitimini almamış psikiyatrların dünya standartlarında bir terapi yapabilmeleri teorik olarak mümkün değil. Tabii ki, kendi psikiyatri ihtisasları sırasında psikoterapiden faydalanabilirler. Ama bu psikoterapi değildir.  


Antidepresan Depresyona Çaremi? 


alıntı 


Ruh Sağlığı


antidepresan etkileri , antidepresan ilaç isimleri , antidepresan ilaçlar listesi , antidepresan ilaçların yan etkileri , antidepresan kullanımı , antidepresan nedir , antidepresan ve alkol


Regl Döneminde Rahatlatan Çaylar


Regl Döneminde Rahatlatan Çaylar


regl-doneminde-rahatlatan-caylar


Kusma, yorgunluk, sırt ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesi ve diyare gibi semptomlar gibi hayatı olumsuz hale getiren semptomlarla kendini gösteren regle karşı sizin de yapabilecekleriniz var. 'Primer dismenore' adı verilen bu durumun bir rutine dönüşmesini beklemeyin, kendinize yardım edin!

Regl döneminde yaşadıklarınız bir çikolata kistini de işaret ediyor olabilir, mutlaka bir uzmana başvurun.

Ağrılarınızı azaltan ve regl döngüsüne yardımcı olan bitkileri de evinizden ayırmayın.

Spazm çözücü

Civanperçemi, mayıs papatyası ya da gül tomurcuğu

Şişlik ve ağrılara karşı

Zerdeçal veya söğüt kabuğu

Yatıştırıcı ve dinlendirici

Gül tomurcuğu veya mayıs papatyası

Doğal östrojen

Kırmızı yonca (Trifolium pratense)

Karaciğer desteği

Karahindiba

Kanama kontrolü

Çoban çantası

 

Elma  


Regl Döneminde Rahatlatan Çaylar 


alıntı 


Şifalı Bitkiler


regl dönemi baş ağrısı , regl dönemi belirtileri , regl dönemi hesaplama , regl dönemi ne kadar sürer , regl dönemi nedir , regl dönemi psikolojisi , regl döneminde cinsel ilişki


29 Ocak 2013 Salı

Ateşleyici Seks Hareketleri!


Ateşleyici Seks Hareketleri!


atesleyici-seks-hareketleri


Bir zamanlar sevişmek için çıldırırdınız. Erkek arkadaşınızın kıyafetlerini parçalamamak için kendinizi tutmak zorunda olduğunuz günler sanki çok eskilerde kaldı. Peki, tanıdığınız o flörtöz kıza ne oldu dersiniz? Panik yapmayın; çünkü o hâlâ içinizde bir yerde. Maalesef kendimizi seksi hissetmek öyle bir anda yaratabileceğimiz bir özellik değil. Bunun için de epey zamana ihtiyaç var...
O ateşli günlerinize geri dönmek için başlangıç olarak beyninizi eğitmelisiniz. Böylelikle daha çekici hissetmeye açık olacak, partnerinizle eski günlerdeki kadar sık yakınlaşmak isteyeceksiniz. Hayata bakış açınızda olumlu değişiklikler yaşarsınız. Bu pozitif bir döngü; arkadaşlıklarınıza, işinize ve kendinize olan güveniniz gibi, hayatinizin her aşamasına olumlu etki edecektir. Siz de bunun bir parçası olmak ve duyusal benliğinize ulaşmak istiyorsanız, yazının geri kalanında bulunan tavsiyelere mutlaka bir göz atın.
1) Seksi bir film seyredin.
Brad Pitt sizi heyecanlandırıyor mu? Ya da sevgilinizle gittiğiniz ve çok etkilendiğiniz bir fil? Kadınlar da erkekler gibi görselliğe çok önem verirler. Kendinize göz ziyafeti çektiğinizde arzu kıvılcımlarınızın alevlendiğini göreceksiniz.
2) Sonuncuya odaklanın.
Yoğun iş gününde yalnızca beş dakikanızı ayırarak son sevişmenizi hatırlamaya çalışın. Aldığınız zevki düşünün; nasıl hissettiğinizi ve tekrar o duyguları tatmak istediğinizi...
3) Kendinize dokunun.
Ilık bir duştan sonra vücudunuza kremle masaj yapmak için mutlaka zaman ayırın. Kendinize boyun masajı da yapabilirsiniz. Sonrasında vücudunuzda yumuşak bir fırça gezdirebilir ve cildinizin uyarılmaya açık olmasını sağlayabilirsiniz.
4) Eşofmanlarınızdan vazgeçin.
'Muhteşem Sekse Ulaşma Rehberi' (The Complete Idiot's Guide to Amazing Sex) kitabının yazarı Sari Locker, eşofmanlar iş çıkışı resmi kıyafetiniz olduysa kendinizi seksi hissetmenizin pek mümkün olamayacağını belirtiyor. Mutlaka file çorap giymek zorunda değilsiniz ancak evde rahatlarken bile, mini bir elbise gibi kendinizi iyi hissettirecek seksi kıyafetler satın alabilirsiniz.
5) Evinizdeki iç çamaşırı kataloglarını atın.
Kendinizi mükemmel vücut imajlarıyla karşılaştırmak seksi hissetmemenize neden olur. Kendinize onların gerçekdışı olduğunu ve vücudunuzun güzelliğini hatırlatmayı da sakın ihmal etmeyin.
6) Uzaklaşın.
Yürüyüşe çıkabilir veya kız arkadaşlarınızla geçirebileceğiniz bir akşam yemeği planı yapabilirsiniz. Kendiniz için bir program yaptığınızda, evdeki konumunuzdan sıyrılarak önceki hayatınızda kim olduğunuzun bilincine varmanız kolaylaşır.
7) Egzersiz yapın.
Spor salonuna gitmek için pek çok sebebiniz var; kilo kaybetmek ya da stres seviyenizi düşürmek gibi. Ancak bu sebeplerden en önemlisi kendinizi seksi hissetmek. Terlemek endorfin hormonu salgılamanızı sağlar ve doğal olarak kendinizi iyi hissettirir. Koşu bandında yarım saat yürüdükten veya ağırlık kaldırdıktan sonra kendinizi daha ateşli hissedeceğinize garanti veriyoruz.
8) Nostaljik olun.
Size, sevgilinize ilk aşık olmaya başladığınız günleri hatırlatan tutku dolu bir şarkı listesi hazırlayabilirsiniz. Bu parçaları dinlemek bile kalp atışlarınızın hızlanmasını sağlayacaktır. İlk çıkmaya başladığınız zamanki fotoğraflarınızı ortaya çıkararak bu düşünceleri perçinleyebilirsiniz. Bize güvenin, o enerji hâlâ içinizde bir yerde.
9) Banyo ritüeliniz olsun.
Haftada en az bir gün küveti hoş kokulu bir banyo köpüğü ile doldurun ve içine girin. Ilık köpükler duyularınızı harekete geçirip kendinizle bağ kurmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatır. Hâlâ ne bekliyorsunuz?
10) Endişelenmeyi bırakın.
'Kadın ve Erkek Beyni' (The Female Brain and The Male Brain) adlı kitabın yazarı Louann Brizendine, endişeniz üzerine yoğunlaştığınızda aklınızdaki en son şeyin kendinizi seksi hissetmek olacağını belirtiyor. Sizi rahatsız eden konunun ne olduğunu saptayıp onu bir kenara koymaya çalışın. Canınızı sıkan bir problemden uzaklaşmak ve kafanızı dağıtmak için bir bulmaca çözebilirsiniz. Ayrıca lütfen kalçalarınızı veya göbeğinizi düşünerek strese girmeyin. Erkek arkadaşınız gerçekten onlara takılmıyor.
11) Nefes alın.
Doğru nefes teknikleri akıl ile vücut arasındaki bağı güçlendirir. Her sabah uyandıktan sonra birkaç dakika boyunca gözlerinizi kapatıp derin derin nefes alıp verin. Düşüncelerinizden arının ve yalnızca sakin olmak üzerine yoğunlaşın. Rahatladıktan sonra içinizdeki seksi kadınla daha rahat bağ kurabileceksiniz.
12) En güzel özelliğinizi ortaya çıkarın.
Gözlerinize yeni bir rimel uygulayın veya dudaklarınızda farklı bir parlatıcı deneyin. Kendinizi güzel hissettiğinizde duyularınız hassaslaşır. Gün içinde kendinizi şımartmak için üç-dört dakikanızı ayırarak daha da güzelleştiğinizi göreceksiniz.
13) Yeni çamaşırlar alın.
Kenarı yırtık veya rengi solmuş iç çamaşırlarınızı yenileriyle değiştirmenin zamanı geldi. Yenileri ne kadar seksi olursa o kadar iyi. Ancak mutlaka tanga giymeniz gerekmiyor. Bikini modeli, erkek şortu biçiminde olan veya klasik külotlar da kendinizi özel hissetmenizi sağlayabilir.
14) Telefonunuzu, bilgisayar ve televizyonu kapatın.
Sizi sürekli meşgul eden şeyler, odaklanmanızı engeller. Her gün birkaç dakikalığına bile olsa, dikkatinizi dağıtan nesnelerin fişini çekin ve kendinize yoğunlaşın. Bunu yapmanız kendinizi ne kadar çok sevdiğinizi hatırlatacaktır.
15) Kalçalarınıza hareket katın.
Pek iyi dans edemez misiniz? O zaman numara yapın. En sevdiğiniz müzikleri koyun ve hareket edin. Belirli bir tempo doğrultusunda hareket etmenin size hissettirdiklerine bayılacak ve vücudunuzun yaptığı her hareketi benimseyeceksiniz, içinizdeki ritmi uyandırarak duyularınızı da harekete geçirebilirsiniz.
16) Güzelleşin.
Manikür, pedikür veya ağda yaptırın. Bu ufak bakımları uzun süre yaptırmazsanız içinizdeki seksapelin yavaşça öldüğünü hissedebilirsiniz. Ayrıca birinin sizi böylesine şımartması ve kendinizi güzel hissettirmesi bunlara layık olduğunuzu bir kez daha hatırlatacaktır.

17) Kendinizi değiştirin.
Bir resim kursuna katılın. Veya son anda kendinize bir hafta sonu kaçamağı için rezervasyon yaptırın. Yenilik, hayatınıza katabileceğiniz en güçlü afrodizyaktır. Rutininizin dışına çıkarak içinizden geldiği gibi yaşamaya çalışın. Doğal olanın dışında bir aktiviteye katıldığınızda, kendinizi otopilot konumundan çıkararak hayatınıza heyecan katmış olacaksınız. Unutmayın heyecan her zaman seksidir.
18) Geccelerinizi aydınlatın.
Evinizin girişinde kokulu bir mum yakabilir veya yemek masasını uzun ince mumlarla süsleyebilirsiniz. Mum ışığı ampul ışıklarının aksine, her nesnenin ve herkesin üzerinde daha samimi ve sıcak bir parlaklık yaratır. Kendinizi her anlamda yeni bir ışık altında görmeye başlayabilirsiniz.
19) Yoga yapın.
Son yıllarda yapılan bir araştırmaya göre yoga yapan kadınlar kendilerini daha çekici hissediyorlar. Araştırmacılara göre yoga meditasyon yoluyla akıl ve vücut arasında daha kuvvetli bir bağ kurduğundan kişi kendini çok daha çekici hissedebiliyor.
20) Aynaya bakın.
Küçüklükten itibaren, bize vücudumuzdaki tüm kusurlu noktalan iyice incelememiz öğretilmiş. Onun yerine, vücudunuza onay vermeyi deneyin. Çıplak olarak bir boy aynasının karşısına geçin ve vücudunuzda sevdiğiniz özelliklerinize odaklanın; yuvarlak kalçalarınız, parlak saçlarınız veya dolgun göğüsleriniz gibi.

   


Ateşleyici Seks Hareketleri! 


alıntı 


Cinsel Sağlık


baştan çıkarıcı sözler , baştan çıkarma oyunu , baştan çıkarma sanatı , baştan çıkarma tiyatro , erkekleri baştan çıkaran 12 şey , erkekleri baştan çıkarma , kadınları baştan çıkarma yöntemleri


Göz Altı Torbalarına Çözüm!


Göz Altı Torbalarına Çözüm!


goz-alti-torbalarina-cozum


Göz altında oluşan torbalar oluşan kişinin bulunduğu yaşından daha yaşlı bir görünüm verir ve bu hiç hoş karşılanmaz. Eğer ki maddi bir sıkıntınız yoksa bu göz altı torbalarınızı estetik ameliyatı ile aldırabilirsiniz. Fakat buna verecek maddi durumum yok diyorsanız herhangi bir sağlık sorununuz varsa aşağıda vereceğimiz altın kuralları okuyarak deneyerek hem bilgi hem de etkisini en kısa zamanda göreceksinizdir.
Gözaltı Torbalarına Altın Değerinde Çözümlerimiz
• 2 çay bardağı suyu iyice kaynatın ve ocaktan kaldırdıktan sonra içine 2 yemek kaşığı fındık yaprağı döküp demlemeye bırakın. Demlenen suyu süzün ve buzdolabına kaldırıp soğutun. Bu soğumuş olan suyun içine 2 parça pamuğu koyup, pamuk suyu iyice çektikten sonra biraz sıkıp göz torbalarınızın üzerine bu pamukları koyun ve 10 dakika bu şekilde bekleyin
• Eczanelerde satılan göz altı torbaları için günlük bakım kremlerini kullanabilirsiniz. Ancak bu göz altı torbaları için kullanacağınız kremleri sürerken dışarıdan içeri doğru sürmelisiniz.
• Göz altı dokunuzu sıkıştırıp göz altı torbalarınızın oluşmasını engelleyen veya oluşmuş olan gözaltı torbalarınızı yok etmeye yarayan soğuk papatya çayı, soğuk siyah çay veya ufak buz kalıplarına dökülmüş ve dondurulmuş olan soda küpleri göz altı torbalarınıza koyarsanız hızla göz altı torbalarınızın yok olduğunu göreceksiniz
Bunları haftada 1 kere uygularsanız farkı bir kaç hafta içinde farkedebileceksiniz.

   


Göz Altı Torbalarına Çözüm! 


alıntı 


Göz Sağlığı


göz altı morlukları , göz alti torbalari , göz altı torbaları ameliyatı , göz altı torbaları için ne yapılmalı , göz altı torbaları nasıl geçer , göz altı torbaları nasıl giderilir , göz altı torbalarına bitkisel çözüm


Baştan Çıkarıcı Masaj İçin Tavsiyeler


Baştan Çıkarıcı Masaj İçin Tavsiyeler


bastan-cikarici-masaj-icin-tavsiyeler


Bu zamana dek hiç yapmadıysanız, şunu belirtelim ki masaj, ilişkinizin gidişatını olumlu etkiler. Partnerinizle aranızdaki bağı güçlendirmek için de iyi bir yoldur. Aynı zamanda birbirinize verebileceğiniz en güzel hediyedir. Hem masajı uygulayan hem de masaj yapılan açısından stres giderici etkisi vardır.
Etkili ve duygusal bir masaj seansı için okuyun…

Ortamı hazırlayın
Ortamı masaj için uygun hale getirmek, mükemmel masajın olmazsa olmazıdır. Tıpkı profesyoneller gibi masaj uygulamak için en basit yol; ışıkları kısmak, fonda rahatlatıcı bir müzik açmak, aromaterapik yağlar ve yatağı hazırlamak… Tabii bir de masaj esnasında huzur verici bir ses tonu kullanmak üzere kendinizi hazırlamak!

Rahatlatıcı dokunuşlar uygulayın
Şifa verici ve rahatlatıcı bir masaj yapmak istiyorsanız, yavaş ve yumuşak hareketler uygulayın. Sert dokunuşlar, mükemmel bir masaj için kaçınmanız gerekenlerin başında geliyor.

Yağ kullanmayı unutmayın
İyi bir masaj için olmazsa olmazdır yağ. Tabii nasılsa aynı amaca hizmet eder düşüncesiyle vücut losyonu değil, gerçek masaj yağı kullanmalısınız. Masaj yağı vücutta daha uzun süre kalarak parmaklarınızın partnerinizin bedeninde rahatça kaymasına destek olur. Lavanta yağı, naneli yağlar, üzüm çekirdeği ya da jojoba yağı tercihleriniz arasında olabilir. Bu yağları organik ürün satan marketlerde ya da aktarlarda bulabilirsiniz.

İletişim kurun
Mükemmel bir masaj için gerekli olan şeyler mükemmel bir ilişki için de gereklidir. İletişim ve kimya çok önemlidir. Partnerinizle konuşun (sakin bir üslupla ve sınırlı bir biçimde tabii). Masaj hareketleriyle uyguladığınız baskının iyi olup olmadığını, sizden hangi bölgelere odaklanmanızı istediğini, hangi şekilde daha iyi hissettiğini sorun. İletişim, sadece masajın iyi hissettirmesini sağlamakla kalmaz, partnerinizle aranızdaki bağı da güçlendirir.

Acele etmeyin
Masaj, tüm duyularınızı uyaran bir deneyim haline gelebilir. Bunun için yapmanız gereken en önemli şey, acele etmemek ve bu deneyimin keyfini çıkarmaktır. Sakın bu rahatlatıcı ve eğlenceli deneyimi tedavi edici masaj uygulamasına dönüştürmeye çalışmayın. Derin doku masajını profesyonel masaj terapistlerine bırakmanız daha doğru olur. Eğer yaptığınız masajdan dolayı partnerinizde bir ağrı ya da rahatsızlık oluştuğunu fark ederseniz, uyguladığınız masaj türünü hemen bırakın. Yumuşak dokunuşlarla masaja devam edin ve partnerinizin masaja nasıl reaksiyon gösterdiğini takip edin.

   


Baştan Çıkarıcı Masaj İçin Tavsiyeler 


alıntı 


Cinsel Sağlık


japon masaj teknikleri , masaj nasıl yapılır , masaj teknikleri izle , masaj teknikleri video izle , masaj yapma teknikleri video , masaj yöntemi , masaj yöntemleri


Kablosuz İnternetin Kısırlıkla İlişkisi Kanıtlandı


Kablosuz İnternetin Kısırlıkla İlişkisi Kanıtlandı


kablosuz-internetin-kisirlikla-iliskisi-kanitlandi


Yıllardır bir şehir efsanesi gibi konuşulan, WİFİ( kablosuz bağlantı) kullanan dizüstü bilgisayarların erkek kısırlığı ile olan ilişkisi, yapılan araştırmalar sonucu kanıtlandı. İnternete kablosuz erişimin (Wi-Fi) yaydığı elektromanyetik dalgalar ve kucakta dizüstü bilgisayar kullanımından dolayı testislerde oluşan yüksek ısı, üreme fonksiyonlarını etkileyerek sperm hareketliliğini azaltıyor ve spermin genetik yapısına zarar veriyor.


Günlük hayatımızın vazgeçilmezi dizüstü bilgisayarlar(laptop) ve bu cihazlarda kullanılan Wi-Fi adı verilen kablosuz internet, uzun süreli kullanımlarda erkeklerde kısırlığa dek varan olumsuz etkilere yol açıyor. Yıllardır bilinen bu gerçek kısa bir süre önce yapılan bazı klinik deneylerle de kanıtlandı.


Eurofertil Tüp Bebek Merkezi Laboratuar Direktörü Dr. Elif Ergin, dizüstü bilgisayar kullanımı ve kablosuz internetin erkek kısırlığı ile ilişkisinin yıllardır hep konuşulduğunu, ancak bu konudaki klinik deneylerin sonucunun geçtiğimiz günlerde alındığını söyledi.


Üreme tıbbı konusunda önde gelen dergilerden “Fertility and Sterility” dergisinde yayınlanan bir deneysel çalışmanın sonucuna göre, dizüstü bilgisayar kullanımının sperm hareketliliğine ve genetik yapısına zarar verdiğinin gösterildiğini belirten Dr. Elif Ergin, şöyle konuştu:


“Genellikle kucak üzerinde kullanılan dizüstü bilgisayarlar erkeklerin genital bölgelerinde ısı artışına ve elektromanyetik(RF-EMW) dalgalarına maruz kalmalarına yol açıyor. Zira, çocuk sahibi olamayan çiftlerin yüzde 50’sinde erkek faktörü bulunuyor. Dolayısıyla özellikle çocuk sahibi olmak isteyen erkeklerin dizüstü bilgisayar kullanımına dikkat etmeleri gerekiyor”


Bu alandaki ilk deneysel çalışma


Daha önce yapılan çalışmalarda dizüstü bilgisayar kullanımının testislerde ısı artışına neden olduğunu  ortaya koyduğunu, yapılan son çalışmada ise kablosuz internetin spermler üzerinde olan etkileri araştırıldığını kaydeden Dr. Ergin araştırmaya ilişkin şu bilgileri verdi:


“Bu çalışma dizüstü bilgisayar kullanımı esnasındaki elektromanyetik dalgaların insan spermi üzerine olan etkisinin incelendiği ilk çalışmadır. Sağlıklı 29 erkek hastadan alınan sperm örnekleri üzerinde yapılan çalışmada, her bir sperm örneği iki gruba ayrılarak farklı ortamlarda bekletilmiş. Örneklerin biri, oda ısısındaki kablosuz internete bağlı ve aktif olarak çalışan bir dizüstü bilgisayarın altına (3 cm uzağına) yerleştirilerek 4 saat bekletilirken, diğer örnek ise oda ısısında dizüstü bilgisayardan uzakta 4 saat bekletilmiş. 4 saatin sonunda bütün sperm örnekleri tekrar incelendiğinde; laptop altında bekletilen örneklerde ileri hareketli sperm oranının anlamlı olarak azaldığı ve DNA hasarının arttığı görülmüş. Elde edilen veriler, erkek üreme organlarının yakınında kullanılan bir dizüstü bilgisayar varlığının, erkek sperm kalitesini azaltabileceğini ortaya koyuyor."


Dr. Elif Ergin, yapılan deneysel araştırmadan kablosuz internet kullanılan dizüstü bilgisayarların erkekler açısından ne denli zararlı olabileceğinin anlaşıldığını ifade ederek, “Çocuk sahibi olmak isteyen erkekler dizüstü bilgisayar kullanımını mutlaka sınırlandırmalıdırlar. Ayrıca kablosuz internetin yaydığı elektromanyetik dalgalar kadar kucakta kullanılan dizüstü bilgisayarların alt kısımlarında oluşan aşırı sıcaklık da testislere ve dolayısıyla sperm kalitesine zarar verebilir” diye konuştu.  


Kablosuz İnternetin Kısırlıkla İlişkisi Kanıtlandı 


alıntı 


Sağlıklı Yaşam


erkek kısırlık nedenleri , erkekte kısırlık nedenleri , kısırlık belirtileri , kısırlık nasıl anlaşılır , kısırlık nedenleri ve belirtileri , kısırlık tedavisi , varikosel


27 Ocak 2013 Pazar

Buzdolabı Seçiminde Püf Noktalar


Buzdolabı Seçiminde Püf Noktalar


buzdolabi-seciminde-puf-noktalar


Review of: Buzdolabı Seçiminde Püf Noktalar Product by: EhilReviewed by: Ayfer OznarRating:5On 26 Aralık 2012Last modified:22 Ocak 2013Summary:

Buzdolabı seçimi hakkında faydalı bir yazı

More Details

Dolap çeşitleri arasında en rağbet gören, en pratik olan, en kullanışlı ve teknolojinin gelişimine bağlı olarak en çok gelişme gören sistemler buzdolabı sistemleridir. Bu sistemler bir çok tasarım harikası olarak günümüzde oldukça önem gösterilen sistemlerdir. Aynı zamanda sağladığı avantajlar saymakla bitmiyor. Tüketicinin her koşulda memnuniyetini sağlayan buzdolabı sistemleri, oldukça geniş bir piyasa sahasına sahiptir ve gün bu piyasa gün geçtikçe gelişmekte olan bir yapıdadır. Bu piyasa içerisinde bir çok büyük ve küçük çapta ki firma, tüketiciye sunduğu çeşitli ürün tasarımları ile genel bir rekabet içerisindedir. Bu rekabet ortamında doğru ve kaliteli buzdolabı sistemini alabilmek oldukça zor gibi görünse de buzdolabı seçiminde püf noktalar bilindiği taktirde bu seçim zor bir hal almaktan çıkacaktır.


En Cazip Fiyatlarla Buzdolabı Sahibi Olmak İçin Hemen Tıklayın!

Öncelikle, ilk adım mutfağınızın hangi genişlik ve boyutta ki bir buzdolabına ihtiyacı olduğudur. Bu konuda bilgi sahibi olmanız, size büyük bir avantaj sağlayacaktır. Çünkü mutfağınıza uygun bir  buzdolabı almanız hem dekorasyon için hem de yapının kullanışlı olması için ilk adımdır.


Dekorasyon konusuna  değinirsek; bu konu da ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü günlük hayatta en çok vakit geçirdiğimiz alanlardan biri olan mutfakta gözümüze batan bir durum söz konusu olduğunda rahatlıkla hareket edemeyiz ve bu durum bizi sürekli rahatsız eder. Bu yüzden doğru dekorasyon oldukça önemlidir.


Buzdolabının rengi de, ufak gibi görünen ama büyük çapta bir öneme sahip ayrıntıdır. Satın alacağınız buzdolabının mutlaka mutfakta bulunan diğer eşyalar ile bir uyum içerisinde olması gerekir. Örneğin, buzdolabının siyah, mutfakta ki diğer ev aletlerinin beyaz olması, aldığınız buzdolabı ne kadar pahalı bile olsa, hiç hoş bir görüntü sağlamayacaktır.


En önemlisi pahalı bir sistem almak değil, cebinizdeki parayı koruyarak en kalitelisini alabilmektir. Tabi ki de buzdolabını satın alacağınız firma çok önemlidir. Hatta püf noktaların içerisinde en önemli nokta budur. İyi bir firma seçebilmek. Çünkü kaliteli bir firma, kaliteli bir buzdolabı demektir. Bu da satın almış olduğunuz buzdolabını sevdikleriniz ile beraber uzun yıllar boyunca güvenli ve şikayetsiz kullanacak olduğunuz anlamına geliyor.


Hemen Tıklayın, En Kaliteli Buzdolaplarına Ulaşın!

 




 


Buzdolabı Seçiminde Püf Noktalar 


alıntı 


Mutfak


bosch buzdolabı , buzdolabı kampanyaları , buzdolabı koku giderici , buzdolabı nasıl temizlenir , buzdolabı ölçüleri , buzdolabı soğutmuyor , siemens buzdolabı